1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2038
Okunma

‘’Golden gate’’köprüsü gibi kırmızıydı saçların
Pas tutmaya açık dudaklarında tasarlanan bir kinin teorik formülleri avuçlarının içinde yazılıydı,sürekli
Aslında yanına içe içe gelip şişeleyecektim tüm bira şişelerini
Barda uykusu gelmiş barmenin yanındaki garsona verilmek üzere yazmıştım bir istek parçasının melodisini
Susturucu görevi yapan peçeteden geçip kulaklarımızı delsin istemiştim
Depeche mode’’un ’’’’barrel of a gun’’’’ parçası
Kulak akıntısı gibi sarı ışık vuruyordu yüzümüze
-ölüm derken
Ürperirdin birden
Ölümden korkardın
Çok yaşamak isterdin
En çokta benimle kalmak isterdin…
O yüzden kullanmazdın sigara ve alkol
Uyuşturucunun adını anmak istemezdin.
Çünkü kanserli olmak… Bir kenti terk etmek gibiydi sende…
Ben ölüm dedikçe sen kaçar uzaklaşır
Karışırdın kentin sarı-lacivert sokaklarına
Ama mütemadiyen yüzünde sarı bir ışıkla geri dönerdin…
Ve balkondan gördüğümüz Boğaziçi köprüsü bir genel ev gibiydi senin için…
Sürekli değişen birbirine karışan renkleri bir orospunun makyaj seti gibiydi benim için
Çıkışta peçete ve kolonya tutan hiç doğmamış çocuklar uğurlardı seni…
Vizite ücretim kapımdaki reçetelere yazdığın bir kaç satırdı
Asla okuyamazdım el yazını
Sırf bu yüzden eczacı olmayı çok istemiştim
Hem kendime ilaçlar hazırlar,
Hem de seni anlamayı çalışırdım
Sen reçeteler yazardın bana
Kırmızı reçeteyle satın alırdım vücudunu
Seninle Latince bir dilde ölmeyi istemeyecek kadar akıllı bir maymundum aslında
Attığın çakıl taşlarına karşılık muzlar atıyordum sana, Onca akla rağmen
Tıpkı ortaokul yıllarında akıl oyunları oynadığımız, zekâ testlerindeki hunili adamlar gibi…
Seninle aynı yere gömülmeyi isteyecek kadar daha delirmediğimi…
İspatlamaya çalışıyordum kamuoyuna
Seninle aynı mezarlıkta yan yana yatmayacak kadar kendimdeydim
Çünkü sen biraz hırçın sevişiyordun
Çünkü sen biraz üstü açık yatmayacak kadar korkardın uykunun savunmasız anlarını korumak adına
Çünkü sen biraz deli yatıyordun
Her han çekebilirdin üzerimizdeki organik tarıma elverişli toprağımızı kendi üstüne...
Çünkü benim biraz üşüme ihtimalim vardı
Bu doğduğum temmuz akşamında…
Çünkü benim açıkta kalamayacak kadar büyük kabahatlerim vardı
Çünkü benim senden kalma üstü kapanmamış yaralarım vardı
Çünkü Bıçak darbelerim vardı alkollü yakalandığım trafik polislerinden…
Damarlarımda serum izlerin
Göğsümde adın yazılıyordu
Şüphesiz bunları göze alacak
Yok, edecek ne oksijen tüplerimiz vardı yanıcı
Ne yakıcı hidrojenler vardı
NE de bu anıları yok edici Terminatör bile sinemalarda yoktu artık…
seniseviyorum yalanına o çok sevdiğin adam olan woody allen’nin resimlerini koyuyordum
aslında en çok onu özlüyordun
Beni unutuyordun tıpkı Alzheimer hastası gibi
Ama anlaşılıyordu’’annie hall’’deki diane keaton’dan izler vardı sende
İşte bu yüzden kaçıyordum senden
Sen kendini onda buluyordun
Ben alkolde buluyordum Orhan gencebay’ın tesellisini…
Ben bu filmin aşiflerini Fransız sokaklarından toplatıyordum
Çünkü âşık olacak kadar istikrar sahibi değildim
Çünkü pariste aşk başkaydı
-bunu kafam güzel diye söylüyorum şuan…
-aslında gitmedim paris’e
-bunu sende çok iyi biliyorsun…
Ama ne desem inanacak ve kabul edecek gibi bakıyordu gözlerin
bir yalan daha olsa ne çıkar deyip seniseviyorum diyordum…
Elimdeki kadeh bile buna gülümserdi...olsaydı dudakları
Beklide yaşarırdı sigara dumanından... olsaydı gözleri…
Çünkü seninle sevmek arasına büyük boşluklar bırakıyordum sürekli
Sen bunu anlamadın…
Sen boşluk doldurmaca oynuyordun
Ve her cümlemin bir kelimesi eksik kalıyordu
Ve Defalarca asılmış çöp adam resimlerim vardı Kâğıt da
Derme çatma darağacının
Aynı dalında iki Oscar almış bir Hollywood starı gibi…
Geçiyorduk sarı ışıkların altından…
Yüz bin çeşit entrikalar aklımızda
Yürüyoruz kırmızı halıda
Tıpkı devlet adamları gibi selamlıyorduk
Asker ettiğimiz…
Esas duruşta bıraktığımız hayallerimizi,
Hayallerimiz Çatlamış,kırılmış bar bardakları gibi atılıyordu salaş bir rock bardan
İçimiz dağılmaya müsait ruh parçalarıyla doluydu
Zayıflamış, şiddeti azalmış ellerimizle saygıda kusur etmiyorduk
Son kadehteki
Son alkole
Son kez buluştuğumuz yer olarak yazılıyordu tarihe…
Bu barın
Bu masası
SEN
Sarı ışığın altında
Eller titrek
Gözler kısık
Saçlar dağınık
Gitsen iyi olacaktı
Kaldın kötü oldum…
08/08/010 12:20
5.0
100% (1)