Boş bir hayalin peşinde doludizgin giden bir atlı mıyım?
Yoksa freni patlamış bir arabanın dikkatsiz şoförü mü?
Yıkıp geçiyor muyum önümde ne varsa aldırmadan
Zamansız ve yersiz
Dikkatsiz ve arsız…
Yoksa gemiler mi kaldırıyorum
Kaf dağının ötesindeki ülkelere
Kaptansız.
Bilmem kanadı kırılmış bir kuş muyum?
Yüzüme çarpan hafif soğuk rüzgârlar
Baharda uçuşan kelebeklerin kanatlarından mı geliyor?
Yoksa benim duygularımın doğduğu yerde
Başka duygular mı ölüyor?

Bakıp da göremediğim bir şeyler mi var?
Duyup da anlamadığım…
Ya da farkına varmadığım?
İstenmeden mi yaşıyorum
Kırık dökük hayallerde?
Bilmiyorum.
Anlamıyorum.
Duymuyorum.
Görmüyorum.
Kış çoktan geçti.
Örtün üstüme yorganları
Yandığım yerde
Üşüyorum.

Yıldızlar mı kayıyor dünyamdan?
Ay bir şeyler mi götürüyor?
Güneş bir şeyler mi gizliyor ışığında?
Tepeden tırnağa acımasız
Tepeden tırnağa yanlış mı dizilmiş uzuvlarım?
Duygusuz mu görünüyor bilmem ki,
Koparılmış bir çift zambağın
Anlamından yoksun mu duygularım?

Anlamak zor geliyor beni çoğu zaman.
Anlatmak daha zor…
Sor demek istiyorum.
Hakkımda ne istersen sor.
Bir gül dalında bir bülbülün ötmesi gibi
Anlatmak istiyorum bülbülün güle anlattığını
Goncaların dikenleri olmasa
Bülbül susardı.
Her yerim sırılsıklam
Her yerimi muamma sardı.