0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
952
Okunma

Ümidsiz koyma beni bu gurbette
Yalnızlığın kucağındaki yetimim
Yaşamadan anlayamazsın elbette
Vuslatına bedel verildi hürriyetim
Öyle bir zindandayım ki duvarsız
Yalnızlık yankılanıyor dudaklarda
Gönlüm de bundan sonra kararsız
Teselli aramaya sessiz sokaklarda
Ben hep kaybettim , gerçek bu işte
Şansı hiç olmadı bu yalnız adamın
Ben hep yandım, piştim kızıl ateşte
Hep içimde dindi yankısı sadamın
Alın yazıma koca harflerle yazılmış
Her şeyini kaybedeceksin birer birer
Meğer doğmadan mezarım kazılmış
Şu ruhum, hergün diri diri oraya girer
Ya erken ya da geç çıkıyor karşıma
Beni anlayan, seven gerçek bir dost
Neler gelmedi ki hayatta şu başıma
İşte o an çok aradım gerçek bir dost
Karanlığı dağıtan gözlerindeki ışıklar
Tünerdi loş odama o hüzün yarasaları
Yüzümü kaplamıştı sarmaşık kırışıklar
Seninle aydınlandı gönlümün odaları
Dört duvar yürüdüğünde üzerine üzerine
Bir mahkum gibi o hatıralarına koşarsın
Karanlığı yorgan gibi çektiğinde üzerine
Altında hıçkırarak çoçuklar gibi ağlarsın
Gurbeti ben bilirim ve sukutun çığlığını
Odamda yankılanan sadece kendi sesim
Ruhuma batırdım hasretin paslı tığını
Hayalin, kafa tasımın içinde mürtesim
Karanlığın dehlizlerinde kayboluyorum
Bütün mumları söndürmüş esen rüzgar
Odamın ortasında hayalini buluyorum
Ve usulca yaklaşıp sarı saçlarımı okşar
Gecede hayalindir odadaki tek yabancı
Geçip karşıma hiç konuşmadan oturur
Sanki gerçek olan odur, bense yalancı
O varken kalbimin nabzı birden durur
Hayalinle yendim yalnızlığımı burada
Onunla avundum hep sabahlara kadar
Aşkınla mest olup attığım her narada
Senin adını haykırdı bu sessiz sokaklar
Soner Çağatay / 01:30 / 23.4.2010