9
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2196
Okunma

bulanık yüzünden çekmiş karanlığını yine gece
kızgın korlarda yanıyor gibiyim
keskin alaz siyahında
sabahı bekliyorum yine
gözlerim hiçliğime gergin
sıcak bir anne elinin
saçıma değen derin hülyalarında
solgun zamanlar kotarmışım demek ki
uykusuzluğun göçebe sarhoşluğundan
kalbim beynime meydan okuyor yine
fütursuzca
tanıdık bir ateşte çözecektim yüreğimin buzulunu
serkeş bir karayele tutunup,
az daha
denizleri yırtacaktım insafsızca
nedir
beni bu çığırtkan şehirden alıkoyan çirkef
hep mavi rehin kalıyor nedense
kızıllığın ihbarlı yıkımlarında
çenemde kan lekesi kurudukça
yargılandığım her vurgunda
bir ayyaş gibi düşüyorum döşekten
ölü saatlerin soğukluğunda
yine sisli bulvarları içimdeki kayıp kentin
sohbetinden öfke kusuyor
ekşimiş tütün dumanında boğuldu yine asuman
merhametim hicranınım buğusunda yanıyor
derin yalan çukurlarında makaslanan dilimim
ilmeğinden darağaçlarına uzanıp
boynuma sarılan ölüm
yağlı urganlarda hayat buluyor
zelil bir yağmur var gözlerinde
toprak beni içine çekiyor
katlandı yorgunluğum artık
ömrümün ıslanan yüzünde dinmeyecekse fırtına
yazgım yıllara yayılan silik bir ıslık kalsın
nasılsa..
bir tutam siyah karanfilim saksılarda
Faruk Civelek
5.0
100% (8)