6
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1846
Okunma

imbatlar doldurdum ceplerime
izlerinin hâlâ taptaze durduğu
bu sahillerden
gittiğin yollara yuvarlıyorum ardınsıra..
serin mavi rüzgarları
gözlerimden..
gecenin ıslak yüzüne değdirdikçe
yanağımı
soğuk pancurunda ölü düşer ağır başım
kapanmayan turuncu pencerelerinde öylece
kıstırırım kudretine düne batışlarımı
her sabah bir kaktüs dibinden toplayıp dururken
(hayal)kırıklarımı..
ben nasıl bir surete bürünmeliyim şimdi
her saat yollar yalazlanıyor önümde
küçücük yüzünde kanıyorken düşlerimle
şiltesinde yangın var bu şehrin
heryeri kırgın
heryeri kızgın
zamansiz kurulan mahşerinde
dalgası boyumu aşacak bilmiyor musun
bana emanet bıraktığın denizlerin
payesi canımı kıskaca tutan bu ağrı mı olacaktı
göğsüme unuttuğun bir kaç tel saçın
boynuma dolanmış
düğümlenmiş urgan mı kalacaktı
sığmıyor ruhum hiç bir yere
nasıl bir karantinadan zamanı kotarıp
yazgımı ellerine dökeceğim
hangi şarkının avuntusunda keman yatacağım omuz uçlarına
oyunbozan bir talihi diliyorum her aklıma geldiğinde
içimde dağlarını yakıyorlar aylardır
tenimi toprağa teslimiyetimde sönecek gibi bu yangın
bunca şanssızlığımın ertesinde
kapatmalı mı hayatın perdelerini yoksa
elim bir trajedinin
son sahnesinde...
Faruk Civelek