El ayak çekilince konuşur eski zamanlar;
Dile gelir han, hamam ve kervansaraylar
Uzar gider sözler Karanlık dere vadisine
Çeşka şehrinde saklı medeniyet dillenir;
Her yarım saatte seslenir zamanın kulesi
Kavuşanlara vuslat, ayrılanlara hasret vurur
Çınlar durur Çapanoğlu ezanla beş vakit
Toprağında Selçuk Oğuzudur her bir yiğit
El alalı Timurhan’dan güç ve kudreti
Medeniyet geçmişine yazar adını Yozgat ili…



Bozok diyarında yazılır sevda dizeleri
Vurur kahırla sazın teline türkülerin en içlisi
Sanem’lerin Aslı’ların aşkı seslenir yedi düvele
Sürme gözlü civanların tılsımında eser Çamlık tepesi
Kızlar Kayası ağıt yakar başı bağlı
Her evin bacasından tüter türlü türlü yazgı
Her yaşam kökten gelene benzer
Akdağ ormanlarında aklanır kaderin sillesi
Ne yardan ne serden geçer Kazankaya vadisi
Tarihe Orfeus ile yazılandır kenti otlak
Sönmez ışıktır medeniyet şehri Yozgat.



Hititler’den kalma yoz kentin varisi
Kerkenez şehrinde kaybolur acının efsane sesi
Kızlırmak serilir eteklerine şerha şerha
Kırılan testide dilektir yürekte ki sevda
Testi kebabında kalandır misafirperverliğin lezzeti
Yıkanır hamamlarında geçmişin ve geleceğin izleri
Konaklarda yaşamış asaletin soydan beyleri
Sekizinci sancağın biri Yüz Kat – Yoz Kant
Hazretlerin türbesiyle tütsülenir şehir kat kat
Medeniyet güneşinin doğduğu yerdir Yozgat.