4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1595
Okunma

bahtımın hayat suyu
göz karalarına mı kandım sanıyorsun
ya da dişlekliğini örttüğün
yana kayan şehla gülüşüne
ne alaka güzelim
ellerin anneme benziyor işte
bundandır parmaklarının güzelliği belki de
sırtımı sıvazlayan
hünerince...
hiç acımıyorum sana
kanasın dudakların biraz daha’bana ne’
değil miydin ki sen
kara gözlüklüsü uzakların
ateşleri üstüme süren pervane
nasıl bir dirayettir bu şimdi
kortejde asker yürüyor sanki
imanı gerili gerilla seniii..
kaç şehrini seruma tuttun toprağının
bilmiyor muyum sanıyorsun
’küçük ellerinle’
güneşin loş kaldığı iklimlerde
çocukların başını okşayan
beyaz önlüklü bir umuttun
sen delisin
seni sevdiğimi de nerden çıkardın
nerden bileceksin
düşün ki buselerimle yoğurduğum sahte bir gülüştü
yolumuzun kesiştiği merdivenlere itibar etme sen
ne kadar saçak altlarında beklesem de
sadece bir tesadüftü!...
benden söz istiyorsun
neden kallavi yeminlerimi zorluyorsun
neden öyle bakıyorsun ’kara kışım’
hangi madenin linyitinde patlatacaksın
kömüre bezediğin kara gözlerini
//beni bir daha ne zaman
ne zaman
dizlerinde ağlatacaksın//
sana ketum duruşuma bakma öyle
beyaz pantolonuna sinmiş
alelade leke kalmak istiyorum
senin çocukluğundan büyüttüğün
o büyük aşk kadar olmasa bile
beni de bir yerlerde saklamanı diliyorum..
vaktin yok anlıyorum..
gitmen lazım kapı ’gülşen’im’
senin pembe güllerinin poleninden beslenecek aczi/yetim
ve ayak izlerinin gölgesinde mezar arıyor bedenim
ne kadar ekşitsen de bana o cennet yüzünü
kirpiklerinde peteklenen
o şaşkın ’arı’ benim..
ne güzel
anılarını sakladığın yerde
konaklayacağım..
her yer sana tarih duran bir eser
’ya rabbim
bana sabır ver’
Faruk civelek
5.0
100% (5)