28
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
2127
Okunma

silahla
sevdanın
arasına girilmez
Hasreti isa
artık
dağların taranır
bir gelin saçı gibi
besmelesiz
hayatın önüne atılır
ölümü
başucu kitabı diye
astım yaftama
uzun istasyonlardan
indi rüyalarımıza kıyamet
aynı mermide patladık karanlığa
hiçbir şey seni anlamak için büyümedi
anla
alnının ateşiyle kavrulacak dünya
gece günahlarıyla büyür
sen gökyüzünü sıvardın gözlerinin çamuruyla
yokluğunu bir bulut sarar
sensizliğe bile sesinin içinden geçilirdi
ışığa karanlığın içinden
dokundum yağmurlarda bıraktığın bir ize
gülüşünü avuçlarıma taşıdı papatyalar
ölümden başka hiçbir şey değmedi elime
gölgene düşen ışığın içinde devinen
ölüm töreninde buldum kendimi
yollar bana vururdu yükünü
içimde döllenen sığ bir zaman
dudakların sıcaklığını toplar kumlardan
karşılığı yoktur gülüşünün
eski bir sığınak sarar yaralarımı
havadan sudan
ekmekten aşktan geçtim
nerede kaybolduğumla değil
nerede durduğumla ilgileniyordu hayat
daha henüz bilmiyor kelimeler
besleme bir çocuk gibi büyüdüğünü dünyanın
bilmiyor
kırık bir sazın içinde terleyen ustayı
düşlerinde tek başına geziniyor kadın
kadın ki
o kadar cana yakın
yoksul uykularda kendini aldatır gibi
kadın ki
kanayan bir satır başında
gölgeleri içine çekilmiş bir kuyu dibi
bu kalp seni uğurladığında menzile
bakma artık geriye
adımların çekilir
ölüler ayaklanır içimde
cehennem üzerime yürür
bir dili geçmiş zaman daha
anılarımla birlikte çürür
acılardan iki büklüm belim
aşka giden yollarda sabahlardı gençliğim
sevgide bir akarsu
sevdada yağmur gibi yağarım
sevdim mi ölümüne sever
sevmezsem
yüreğinde bir mavzer gibi patlarım
hücremde ateş artığıydı tüm cümleler
gözlerim değdiğinde gökyüzüne
utandım
ağlamayı unuttum
dudaklarım kaldıramadı öpüşmeyi
kendimi kavgaya kurdum
kaç ten kırığı düştü aynalara
serçeleri yetim bir çocuğun elleriyle besle
aşkın bittiği yerde kurulur ayrılık çadırı
yoksul bir gramofonun ucunda inliyordu sesin
ölüler ayin yapıyordu yüreğimde
bir çift dinamit telaşında
suskun dururken göğüslerin
orada
patlayıverdi içinde başıboş bir bomba
parçalandı gülüşlerin
gözlerin asılı kaldı duvarda
ölüm yakışmazdı ki sana
bir çocuğun küçük parmaklarıyla
zorla tuttuğu bir fotoğrafta
‘’ ölüme geç kal ‘’ demiştim ya sana
çok erken kandın uykulara
haydi gir rüyalarıma
bu şiiri daha fazla
uzatma
İsa İnan
yirmi bir mayıs iki bin on / kurallara kul olmaktı hayat / günahlara kül
Şiiri hayatla buluşturan Deniz Hanım’a çok teşekkürler. Sesiniz kısılmasın.
5.0
100% (25)