3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1478
Okunma
Gülfem’e söylediğim nice türkülerden arta kalan
Gecenin sırları gibiydi şafakla mısralara dökülen
Gamsız akşamlara, sancısız doğumlar heyhat
Sızlandıkça olgunlaşırmış
Yarım sözlerde tükenir çoğu hayat
Sitem sığ dalgalarda bile artarmış
Kelimelerin kiridir Gülfem, yüzümde derinleşen.
Doğrulup her defasında yeni yeminlerle
Uzanırken dualarım semaya
İçime düşen korlara inat
Tedirgin sözlere çizgi çekip
Alnımın teridir Gülfem, mısralarda depreşen.
Köşklerin köhne yalnızlıkları filizlenir içimde
Türlü kefenlerin keten ipliğinde
Her dehlizde urganımı örer cellât
İrkilirim her günahta içe dönüp
Alnımda çizgiler Gülfem, herkese mahremleşen.
Ahirim de senden gelecek öyle sanırım
Ne sınırları kalacak tarlanın ne de nefesi kulun
Tek ayak darbesi eksik, kırılmaya hazır sandalyenin.
Berrak bir pınardır düşünceme yağan gölgen
Damladığın her yerde pür telaşım
Döküle saçıla eserini hisset
Dermansız nöbetlere teslim edip
Hevessiz soluklar Gülfem, sensiz boğuşan.
Gülfem ‘e yine de son seslenişim olmayacak bu
Kılcallarıma kadar uzanan buğu
Açabilseydim sıvazlanıp gönlünün kilitlerini
Hasretle kavrulurken bedenim
Daha kaç kez tekrarlayacak aynı tutkuyu
SİNAN YILMAZ
5.0
100% (2)