2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1438
Okunma

yine nedensiz bir can sıkıntısının
girdabında buharlaşıyorum
kendime en adaletsiz suçlamalar
en vicdansız günahlar benim
tutukluyorum benliğimi
kör bir zindana
çarmıha geriyorum kollarımı
ayaklarım koca bir meşenin
asık suratında
yaşanmamış duygular
yazılmamış şiirlerle kalakaldım
ruhumun inceliklerinin
bedenimle kendini
bütünleştiremediği bir yerde
yaşlanıyorum
ben olmaktan uzak
yarım yamalak
çarpık ve belirsiz
şekiller çiziyorum
Sonlanmış bir romanın
en çarpıcı satırlarına
ne giysem yakışmıyor
yüreğimin çıplaklığına
üzerimde örtüler kat kat
en gizil yerlerime dokunuyor
yalnızlığım
hüzünlerim besliyor kendini
sevinçlerime inat
ben ezdikce
çoğalıyorlar
Nereye gitsem
Geçmişe dair
pişmanlıklar taşıyorum usumda
Devrimin
çıkarcı bakışları sorguluyor
Kayıp bir ülkü arıyorum
İki tek atsam köprü altında
Oltanın ucunda ben
Tüm vapurlar
Ezip geçiyor beni
En çocuksu dalgalar
vuruyor kıyılarıma
İşte o an;
çekip almak istiyorum
kendimi darağaçlarından
Nafile...
Hangi öpücük hayat verir
bu taş kesmiş bedenime
Hangi yol çıkartır beni
sağ selamet
Garip düşlerde çözülüyorum
Nişan alıp
Ateeş..! emriyle vuruyorum kendimi
terk edilmiş bir kalede
Kendi ölümü
kendi ellerimle yıkayıp
en azgın ırmaklara bırakıyorum
Şelalelerle koşuyor
Deniz’ lerin Hüseyin’lerin Yusuf’ların ruhuna
Kayıp bir ülkü arıyorum
HÜSEYİN ÇELİKTEN