53
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
2940
Okunma


karanlığı sürüklerdim gözlerinden
yıldızları saçlarına işlerdim bir bir
ömrümü gurbete yolcu yaptılar
yüreğim sevginle beslenir
gurbetim
gözlerindir
uykularını taşlardım şehirlerin
beni usta yapan
sana olan sevdamdır
bilirdin
gecede kanat seslerini duymadığında
içlenirdin
şiirler yazardın el yordamıyla
aşkın adıyla başlardı hasretin
bir imgeye beni kendi ellerinle teslim ederdin
kimliğini kirletiyordu eldivenli eller
arsız dudaklar abanıyordu resmine
sanki başka bir dünyadan gelmiş gibi
neşterler vuruyorlardı gülüşlerine
bir memleket türküsü kokardı dudakların
sigaranı baba yadigarı çakmakla yakar
aşk ateşinin etrafında çocuklar gibi oynardın
hırçın bir deniz gibi beni dalgalarla dövüp
kollarında alabora yapardın
aşiretlere kurban diye giderdi gelinlik kızlığın
yüreğindeki dövmeden tanıyorum seni
dilsiz anlatımların ölüm çığlığı
ay tanımını yitirir sende
soluğuna solgun bir güz giydirir
özlemeyi büyütüyorsun pişmanlıkların ötesinde
ellerinin sıcaklığını bekler papatyalar
çaresiz katlanacağız günlerin bayat zehrine
insanlığım sığınıyor tüm yaralı yanlarına
avuçların bir kanun kaçağıyla aynı zemheriyi büyütmekte
manzaraları solmuş kağıttan mavide gemilerin
geceye silah çekenlerin hepsi çapulcu diyorsun
yol yorgunu bir adam trenlerin düdüklerinde uyanmış
durmuş sabah namazına
tanrıya dualar ediyordu
senin adına
yine sabaha bodoslama vurdu yüzün
buruşuk düşler kurarsın alnımın orta yerinde
sen aşk da olsa
hiç bir şeye
baş eğme
tutuştur ellerimi aşkım
dudaklarındaki ateşle
içime gir yine aynı ölümsüz güneşle
analar neden uzun ağlar
bunu düşündüm günlerce
çocukları geri dönmediğinde
hangi sevda bekler çarmıhlardaki İsa’yı günahlarıyla
sen söyle
can çiçeğim
aklımın ucundaki daldaki körpe
sürgün sevgilim
bu hayatı bensiz terk edip gitme
da/yanamam
dayanamam sensizliğe
İsa İnan
beş mart iki bin onu beş geçiyordu hayat
5.0
100% (40)