13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3596
Okunma

Uzun direkli yelkenler
yüzü mavi, gülümsemesi beyaz
sevda limanında rüzgâr kahkahaları
başıboş seyirlerde
çarpan denizinde dalgalar
az kalır yine de göğsündeki coşku
gökyüzü boyarken durağan yerlerini…
halatı çözülür
dalga teninde oynaşır
ince telaşlar arsızca alır yol
sevmeler titreşir çark dönüşünde
dipler bilmediği nice duygu örtüsü
düşler giyinir yosunlu
midyeye saklı utangaçlar
açılı kapanır durmadan sessizce.
ala ala öğrenir rotasını
uzak kıyılarda yalnızlık
eskilere sallanan bir el yontu
belki yıllanmış şarap renginden
kocaman bir koyda yüzer az yanı
denize düşer mavileşir
çalar belki bir martı korkusunu
üşümez kadın dokusu…
göğsüne mimlenmiş papatyalar
toprak bakışlarından kaçar
alır götürür saçından sarısını
hüznü kucaklar ayrılık
kesip atar akanlarını
süt kesiği bir acıdır sıtmalı
incinir dudağın kıvrımı…
ufkun görüneninde bir ışık
dilinden önce yansır fener gözleri
yangın bir deniz yakamoz canlısı
göz kırpar yeni heyecanlar
bilinmez boyunun ölçüsü
çivit mavi karışık bir düş
yüzünde kaçıncı solgunluk
yeni bir renk fırça sürer
tenindeki hanımeli beyazına
ebrulanır aşklı yanına…
duyumsar meltemli yanı
durmadan dövülür içindeki tutku
yelkenine sarar umudun yazlı yanını
denizinde mavi saklar saydamlığı
oysa her kadın aşk uykusu…
Sunu
Mavi bir rüyadır aşk, yelkenli ne kadar rüzgâr yüklerse bir o kadar büyür içindeki haz…
Fotoğraf. Behiç Günalan