30
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1909
Okunma

-------------gönül yoldaşıma..........
seni sevdiğim kadar mutluyum
unuttuğum kadar mahkum
gün
kırmızı şarap tadında başladı
ve erguvan
bu gün sevgiler gününün ayrımına aldırmadan
sabahla akşama arasında volta atıyorum
balığa çıksam
oltanın ucuna takacak yem yok
mantara gitsem
dağlarda tek başıma
olur ya
bir domuz dişlerdi düşlerimi
böyle düşünürken
esti içimde bir seher yeli
papatyalar daha kırılmaya hazır değildi
böylesi zamanlarda hazır değildim ben bir gülü koparmaya
otur oğlum dedim
aklını başına topla
herkes uyuyor işte
sen de uyu
bir düşe yaz kendini
yol bile esniyor yorgunluktan
kediler kendi derdinde
sokaklar bomboş
içimde şarap
dışımda ben dolaşıyorum sarhoş sarhoş
bir köpek cilve yapıyor
marta mı yaklaşıyoruz
kim döller beni aşka
senden başka
kalmışım sokaklarda serseriliğimle bir başıma
yarın
gülden habersiz kanıyor şurada
vurulmuş bir avluda yatıyor sabah
saklasam şimdi seni
polisler basacak evi
günler kısaldıkça kısalacak
çocuklar büyüyecek
en güzel aşklar yolculuklarda solacak
sen sakladıkça sevinçlerini
içinde bir boşluk
dışında bir taşkınlık olacak
kendini bağışlamayan bir zaman
ardına bakmayan bir utanç
bir tek anılar anlar seni
bir de martılar
dağlara dağılır taylar
üstünden geçer tüm ihtişamıyla dul bir bahar
gençliğimi yağmalar yargıçlar
çığlık çığlığa susar peronlar
bir kuş kendini telefon tellerine asar
her renk bir yanılgı
her aşk bir varoluş
serabın içinde binlerce kuş
yağmuru giyinir gün
kimseler kabullenmez sensizliğimi
bir ayrılık ikliminin
görmez kimseler kirlendiğini
kan/atların yorulmuş
düşlerin körelmiştir
gece korkakların işidir
şiirler hep beyaz
kanatların gitmeye meyillidir
ne güldüğünü görür özlem
ve vurulduğunu anlar kuşların
hep ağlarsın böyle sabahlara yakın
ışık kırılır
gün devrilir
korku kendini atar ateşe
kanatların kendini serer bir güneşe
güneş bir doğumdur sende
karanlığı gözlerin bitirir
kanatların onca yoldan çırpınıp gelir
gün dinlemez seni
umut yıkımdan önce gelir
bütün sokaklar yürümeyi unutur
suskunluğu giyinir dolunay
kar durur
yağmur diner
dinmez iç sıkıntıların
bir ana uykusunda
sütünü esirger yavrusundan
ölüm yana yana gömülür
bu kentlerin oğludur ihanet
bir deli
kahpedir dedi bütün dönekleri
ışık düştüğü yerde kırdı kendini
karanlık kanamalı bir hasta
kanat çırptıkça sen aşka
hayata yenilmiş bir adam
seni arıyordu durmadan
anlarla anılır
birbirini dışlar şarkılar
sen şimdiki zaman
bir kurşun namlunun ucunda cesurdur
bir kadın önünde yenik
aşk olsun
takvimler seni ayrılığa yazıyor
görmüyor musun
yollar sana rastlamak
seni anlamaktı
adınla anılmaktı
seni yaşamak her gün cennete doğmaktı
sevgi ayazlarda kalmış bir üşümeydi
sen uyu
ben kundaklarım gündüzleri
karanlıkların gölgesine asarım resmini
boşuna ezberlersin şiirleri
ben ölürken seni
bu kentte kimseler anlamaz ki
daha ayaklanmalar başlamaz içinde
en uzak yolcusun sen
en uzak akraba
merhabalar büyür dudaklarında
ellerin yalnızlıklarda üşür
düşür kendine bir tetik daha düşür
en çok da uçurumlar koynunda büyür
çığlıklar sesinin avlularına gömülür
seni dağlar büyütür
kentler öldürür
gurbet içindeki üç aylık bir çocuğu düşürür
saçların dağınık
bağrın yanıktır
gelsen umut
gitsen ayrılıktır
bütün mezarları dar kazar adamlar
bu yüzden hep yağmur gibi ağlar
ağıtları uzun yakar kadınlar
kandırılır uzun boylu çocuklar
c dörtleri bir oyuncak sanırlar
içimde hep uzak bir yolcu gibi durup bakarlar
seni sevdiğim kadar mutlu
unuttuğum kadar mahkumum
sevgililer gününü yüreğimde kutluyorum
İsa İnan
5.0
100% (17)