2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1425
Okunma
cefakeş gönlünde hazan mevsimi ve celallenmiş yüzün
katmerlemiş deriler altında kalmış küskün insanlığına
cadoloz dünya batırıyor her gün tırnağını
sen cilveli talihin elinde oyuncak olmuş cudalı adam
minicik bir zerresin curcunalı bir dünyada
kimseler duymaz bağırsan da… sesin yankı yapar içindeki kalyon kayalarda
yaşarken çamurcun gibi köprü altlarında
çakşırını bağladığın erkekliğinden utanırsın nerde görsen Nijeryalı bir fahişe
çaputdan bir mantonun içince sakladığın insanlığın uyanır
çarığının altında dirhem dirhem öğütülen erkekliğinin sesi
çetrefil dilinle sövdüğün geçmişinde hangi şarışın yosma vardı !...
kimi çağırırsın geceleri boynuna astığın çınğırakla
yüreğine yerleştirdiğin çıra yanarken / çıyanlar dolaşır etrafında
nedendir çarmıha asılan insanlığın
söylesene ne zamandan kalma başında kanayan taç !
çilekeş damgasını basmışlar sol gögsüne… çitilesende kapkara
çlingir sofrasında belkide tögbeler ediliyor adına
günahkar bir kadının ağzında duasın
şair sen sevgiline kumdan şatolar yaparken deniz renginde
nergislerle taç örerken saçlarına
dudaklarında asılı kalırkan sapık arzuların
bir gün dilencinin naçiz naaşını bulacaklar köprü altında
ve iki satır yazı ; Belki de gözyaşlarıyla dalgalanmış
nafaka değildi derdim sadece sevdim...!
Kamuran GÜNDÜZALP
TORINO/ ITALYA