Okuduğunuz
şiir
25.1.2010 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
AYAZDA
zordu hüzünler okulunda öğrencilik kabuksuz kalmış istiridye içiydim sığındım kirpiklerimin siperine uzak bakışlar giyinmeyi öğrendim
geri çekiliyordu vuruşarak dağlarıma konuk bir kaç militan karşımda: idam mangası bir yaşam git, silahlarıyla vur onları...
sırtım duvardaydı
kilitledim kendimi avutucu karanlık ve yoldaş sessizliğimle gönüllü sürgündük düş tünellerinde
yıllanmış Eskimo’ydum bir gün buz dağlarında bırakılmış, tek başına bekliyordum gelsin alsın diye beni beyaz ayı postuna bürünmüş ölüm
korsan gemiydim ağarmış bulutlarda gördüm Nemrut’a doğan güneşi kimin elinden kaçmış bu uçan balon? bir kırık nar, bir ateş topu, bir düş güvercini
mağara devrinden, kutuplara, bulutlara benliğimin kıyılarından aklımın yarılımına sürüyordu bir dip bir doruk dursuz duraksız yolculuk sokuldu düşlerimin gerçeğine ağaçkakan sorular sahte gülücük düşman yaşam göçük.
mağarada ilk insan tüm kapılarımın açıldığı yalnızlık buzdağı sevgisizlik ekvator özentisi seralar ayazda yaz kokan domates kim bilir nereden çıkagelen dizeler : umuduma yay ol geçmişime ok ey aklımın yılanı gel beni sok sahi kimdi o eylül saçlı şair sevgili? ben mi? ben! kim?
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Öncelikle yorumunu yapacağım düşünceler için Şiir Sahibinden özür diliyorum.
Edebiyat Defteri üyelik onayı alan her üyenin ŞİİR İLE İLGİLİ yorumlarını ve eleştirilerini dile getireceği alandır. Ayrıca yöneticiler; kimin ne amaçla ve ne tür düşüncelerle geldiğini görebilecek kadar müneccim değildir.Bir üyenin ilk tutumunda da direk siteden uzaklaştıracak kadar da hatalı bir durum yok ise sitede üyeliğe devam etmesine izin verilir.
Eğer üye aynı hatalara devam ediyorsa ne olur?
** Site yöneticileri gelen şikayetler doğrultusunda ya da gördüğü sorunda gerekeni yapar.
Peki her zaman çözüm site yöneticilerinden mi beklenir?
Sitemizin yaş ortalaması 30 yaş üstüdür. Elbette hayır. Şiir ile alakalı olmayan bir eleştiriye gidip aynı tutumla cevap vermek üyemizden beklenmeyecek bir tutumdur. Ve hatta aynı hatayla eş değerdir. Bizler şiir ile ilgili eleştiri yapmaktan kaçınacağız. Ama ortada şiirden uzak ne varsa gelip hemen yönetime veya şiirden uzak yorum yazan kişiye saldıracağız.
Burada bu duruşu sergileyen üyenin şiir eleştirileri konusunda da aynı duruşu sergilemesini bekliyorum.
Her neyse
Peki böyle bir durum da üye olarak ne yapılması gerekiyor?
Site kurallarına aykırı bir durum var ise. Yönetime gereken durumun bildirilmesi ya da yorumların altında bulunan bildir linklerine basılması yeterli olacaktır. Bu durumda yönetim gerekeni yapacaktır.
Ama gidip ilgili yorumun altına anlamsız tartışmalara girmek kısır döngüye girmekten başka bir şey değildir.
Bu tür durumla karşılaşan üyelerimizin yönetime akıl verirken yukarıda yazdığım önerileri dikkate almasını. Diğer yandan hata yapanla aynı hataya düşmemesini öneriyorum. Böyle durumda şiirden uzak yorum yazanın yorumunu görmemek daha doğru olacaktır. Çünkü bizler burada yoruma değil şiire eleştiri yaptığımızı ne yazık ki unutabiliyoruz. Burada şiirden uzak bir durum var ise muhattabı olarak yönetim gösterilmesi ve konu ile yönetimin baş başa bırakılması gerekmektedir. Konuyu dallandırıp budaklandırmanın bir anlamı yoktur.
Şiirden uzak düşüncelerimi yazdığım için şairden özür dilerim.
Sevgilerimle
ANSIZIN tarafından 1/26/2010 10:49:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
sn yönetici, burada itiraz edilen durum şiire yapılan eleştiri değil , şaire hakarete varan üslup bozukluğudur ve bu hakaretler reel ortamda gerçekleşse "hakaret davası" açma sebebidir. Gösterilen ilgiye ve açıklamanıza teşekkürlerimle.
sn yönetici, burada itiraz edilen durum şiire yapılan eleştiri değil , şaire hakarete varan üslup bozukluğudur ve bu hakaretler reel ortamda gerçekleşse "hakaret davası" açma sebebidir. Gösterilen ilgiye ve açıklamanıza teşekkürlerimle.
saadet hanıma desteği için teşekkür ediyoruum.kendisine de ayrıca yazacağım ancak ben sizin yazınızda ispir'e çok kibarca yapılmış bir eleştiri ve gönderme algıladım ve gülümsedim. bu nedenle de ispir 'in yanında yer almadığınızı düşündüm. eleştiriniz için teşekkür ederim
Bir bayan şaire yakıştıramıyorum, başka bir bayan şairin şiirinin altına şiiri eleştirmek adına kişiliğine dil uzatan birini desteklemesini...
Ya sizler çok rahat yaşayan insanlarsınız ki, rahatlıktan, gamsızlıktan monotonlaşan hayatınıza eğlence arıyorsunuz ya da ilgiden, okunmaktan çok fazla mahrumsunuz ki burada birbirinizin reklamını yapıyorsunuz.
saadet hanıma desteği için teşekkür ediyoruum.kendisine de ayrıca yazacağım ancak ben sizin yazınızda ispir'e çok kibarca yapılmış bir eleştiri ve gönderme algıladım ve gülümsedim. bu nedenle de ispir 'in yanında yer almadığınızı düşündüm. eleştiriniz için teşekkür ederim
Bir bayan şaire yakıştıramıyorum, başka bir bayan şairin şiirinin altına şiiri eleştirmek adına kişiliğine dil uzatan birini desteklemesini...
Ya sizler çok rahat yaşayan insanlarsınız ki, rahatlıktan, gamsızlıktan monotonlaşan hayatınıza eğlence arıyorsunuz ya da ilgiden, okunmaktan çok fazla mahrumsunuz ki burada birbirinizin reklamını yapıyorsunuz.
Yalnızlık şiiri.. Yalnızlığınızın kabuğu ne denli kalınsa onu anlatışınız da o derecede ketum oluyor sanırım. Zira kifayetsiz kalan bir şeyler var söz konusu yalnızlığın kabuğu olunca..
selam şair kardeşim yorumları okuyup üzülmeyin önemli olan içinizden geleni yazmak ben varım diyebilmek kalemin var olsun tebrik ediyor nice güzelliklere diyerek tam puan veriyor güller diyarından sevgiler yolluyorum
Ay hala gülüyorum) Arkadaşım, ben bu yazılara neden alınayım? Canı bilmediği konularda ahkam kesmek istemiş. Doğrusu epeyce de mizahi bir söylemi var ancak terbiyeli bir üslupla eleştiri yapmayı bilmiyor ve üstelik eleştiri yapacak bilgi birikimi de yok ama ne yapalım ille de eleştirecek…
Hayata dair yazılan bir şiirden ıslak yada kuru aşklar çıkarabilmiş. Ve epey de ayıp etmiş. Edebiyatla ilgili insanlar olarak –hoş öyle olmasak da Türk insanı olarak- “ıslak aşklar” tanımının ne arzettiğini buradaki herkes anlayacak ve eminim ki pek de hoşlanmayacaktır. Okuduğu bir tek şiirden şairini tanıyor gibi yorum yapabilmek – aslında yapamamak- yeteneğini kutluyorum. “Kişinin orasını burasını ısıran şiirler genelde ruha değil de mideye veya diğer organlara hitab eder. Bu şairin suçu değil.Şairimizin kaderi bu.(o anlar ne demek sitadiklerimi.Sizler şu anda tüm bu ve benzerlerini göremiyorsunuz ama, bizim makina dijital olduğu için, resim ayan beyan ortada.)Olmayan bir şeyi; yani kuru bir aşkı siz, her ne kadar yaşanmış gibi serviz yapmağa kalışsanız ve tüm hünerlerinizi gösterseniz dahi( ki öyle yapıyor ustalığı sayesinde) dijital'dan korunup ve kurtulamazsınız. O sizi yakalar” diyen İspir’in kendini neden ısırılmış hissettiğini ve neden bunu benim anlayacağımı düşündüğünü de bir türlü çözemiyorum.
''Ölüm beyaz ayı postuna bürünür'' Neden siyah ayı postu değil de, beyaz ayı postu? Çünkü şairimizin kalbi, yüreği ve duyguları kardan bile ak.O'nun dünyasında siyaha yer yok.Hayırsızı hala seviyor ve ona neler çektiklerini anlatıyor. ''Adam ol. insan ol da çöz beni ulan çöz!!!'' Diye bağırıyor. Şimdi bir kere şurada anlaşalım. AYAZDA bir aşk şiiri değildir. Hayata genel bir bakıştır. Ayrıca kutuplardaki ayının postu beyaz olmak zorundadır çünkü sadece beyaz ayılardır kutuplarda yaşayan. Boz ayılar değil
Ayrıca “Bizimki ne diyor, avuçlarımda veya bedenimde ayazım var.Keskin soğuklarım var diyor ve onları pazara çıkarıyor.” gibi bir söylem - eğer bu zatı ciddiye alsaydım - ancak bir hakaret davasına konusu olabilirdi .
“Bu bizim en erdemli ve etikli işimiz.Doğruları söylemek ve yazmak zorunluluğu vardır bir eleştiricinin.Yoksa edebiyatımız bir arpa boyu yol almaz.” diyor İspir. Yazım yanlışlarına, yorum yanılgılarına, kurduğu cümlelerdeki anlam bozukluklarına ve ciddi bir eleştirmenin asla kullanmayacağı çirkin tarzına bakınca gerçek eleştirmenleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca site yönetimine uygunsuz ve terbiye sınırını asan yazılar için gerekeni yaptıkları için teşekkür ediyorum.
duyarlığınız için teşekkür ederim . ispir in mesajını göremedim. ama anlaşılan haddi aşan bir tavırla yazılanlar olmuş.katkiniza teşekkür ederim. tekrar yazışmak dileğiyle.
Ay hala gülüyorum) Arkadaşım, ben bu yazılara neden alınayım? Canı bilmediği konularda ahkam kesmek istemiş. Doğrusu epeyce de mizahi bir söylemi var ancak terbiyeli bir üslupla eleştiri yapmayı bilmiyor ve üstelik eleştiri yapacak bilgi birikimi de yok ama ne yapalım ille de eleştirecek…
Hayata dair yazılan bir şiirden ıslak yada kuru aşklar çıkarabilmiş. Ve epey de ayıp etmiş. Edebiyatla ilgili insanlar olarak –hoş öyle olmasak da Türk insanı olarak- “ıslak aşklar” tanımının ne arzettiğini buradaki herkes anlayacak ve eminim ki pek de hoşlanmayacaktır. Okuduğu bir tek şiirden şairini tanıyor gibi yorum yapabilmek – aslında yapamamak- yeteneğini kutluyorum. “Kişinin orasını burasını ısıran şiirler genelde ruha değil de mideye veya diğer organlara hitab eder. Bu şairin suçu değil.Şairimizin kaderi bu.(o anlar ne demek sitadiklerimi.Sizler şu anda tüm bu ve benzerlerini göremiyorsunuz ama, bizim makina dijital olduğu için, resim ayan beyan ortada.)Olmayan bir şeyi; yani kuru bir aşkı siz, her ne kadar yaşanmış gibi serviz yapmağa kalışsanız ve tüm hünerlerinizi gösterseniz dahi( ki öyle yapıyor ustalığı sayesinde) dijital'dan korunup ve kurtulamazsınız. O sizi yakalar” diyen İspir’in kendini neden ısırılmış hissettiğini ve neden bunu benim anlayacağımı düşündüğünü de bir türlü çözemiyorum.
''Ölüm beyaz ayı postuna bürünür'' Neden siyah ayı postu değil de, beyaz ayı postu? Çünkü şairimizin kalbi, yüreği ve duyguları kardan bile ak.O'nun dünyasında siyaha yer yok.Hayırsızı hala seviyor ve ona neler çektiklerini anlatıyor. ''Adam ol. insan ol da çöz beni ulan çöz!!!'' Diye bağırıyor. Şimdi bir kere şurada anlaşalım. AYAZDA bir aşk şiiri değildir. Hayata genel bir bakıştır. Ayrıca kutuplardaki ayının postu beyaz olmak zorundadır çünkü sadece beyaz ayılardır kutuplarda yaşayan. Boz ayılar değil
Ayrıca “Bizimki ne diyor, avuçlarımda veya bedenimde ayazım var.Keskin soğuklarım var diyor ve onları pazara çıkarıyor.” gibi bir söylem - eğer bu zatı ciddiye alsaydım - ancak bir hakaret davasına konusu olabilirdi .
“Bu bizim en erdemli ve etikli işimiz.Doğruları söylemek ve yazmak zorunluluğu vardır bir eleştiricinin.Yoksa edebiyatımız bir arpa boyu yol almaz.” diyor İspir. Yazım yanlışlarına, yorum yanılgılarına, kurduğu cümlelerdeki anlam bozukluklarına ve ciddi bir eleştirmenin asla kullanmayacağı çirkin tarzına bakınca gerçek eleştirmenleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca site yönetimine uygunsuz ve terbiye sınırını asan yazılar için gerekeni yaptıkları için teşekkür ediyorum.
duyarlığınız için teşekkür ederim . ispir in mesajını göremedim. ama anlaşılan haddi aşan bir tavırla yazılanlar olmuş.katkiniza teşekkür ederim. tekrar yazışmak dileğiyle.
Anladığım kadarıyla bu buraya asılan ilk şiiriniz. Tabii ki sadece bir şiirden hareketle şair hakkında hüküm vermek hem zor hem de yanıltıcıdır. Bu yüzden ben sadece bu şiirinizle alakalı birkaç kelam edeceğim.
Şiirdeki yapının ses bakımından iyi olduğunu söylemeliyim. Aynı şeyi anlam yönünden de söylemek isterdim; ama çok yerde şiir okuyucuyu boğuyor. Şiirde imge (imaj) olmazsa olmazlardan biridir; ancak şair bunu yaparken tabii bir hal içinde yapıyormuş intibaını vermelidir. Sırf imge olsun diye kendisini zorlaması şiirine zarar vermekten başka bir işe yaramaz. İmge dediğimiz şey okuyucunun hayal dünyasında karşılık bulan, onu başka alemlere sürükleyen güzel söyleyiştir. Yani bir sözü farklı söylemek, bir manzarayı farklı göstermek; ona bir masal havası, bir sihir havası vermektir. Pekçok genç şair imgeyi kelimelerin arkasına saklanmak gibi anlıyor; oysa öyle değil. İmge hakikatı biraz daha boyayarak, onu süsleyerek, olduğundan farklı göstererek ortaya koymaktır. Kimsenin o ana kadar düşünmediğini düşünmek ve onu hiç kimseye benzemeyecek şekilde ifade etmektir imge...
"yıllanmış Eskimo’ydum bir gün buz dağlarında bırakılmış, tek başına bekliyordum gelsin alsın diye beni beyaz ayı postuna bürünmüş ölüm"
Bu bölümde anlatmaya çalıştığım şey var. Ölümün beyaz ayı postuna bürünmüş gibi gösterilmesi hoş ve yeni bir hayaldir. Burada hiçbir gizlilik veya kelimelerin arkasına saklanma yok. Şiir bilmeceye dönmemiş. Şairlerin anlatmaktan ziyade anlatmamaya çalışması garibime gidiyor. Bunu bilerek yaptıklarını düşünmek istemiyorum; çünkü her insan kendini anlatmak için bir şeyler söyler.
Şiirinizde bilmeceye kaçan pek çok yer var. Okuyucu okurken tıkanmamalı, 'burada acaba ne demek istemiş' sorusunu kendisine sormamalıdır. Tabii ki 'benim tarzım bu' diyebilirsiniz -ki bu sizin en tabii hakkınızdır-; ancak geleceğe kaç adım atabileceğinizi de düşünmek zorundasınız. Şiir çok zor ve çileli bir iştir. Mesela biri gelir size olmadık şeyler söyler şiirinizin altında. Bu sizi üzer, kırar; hatta biraz zayıfsanız 'lanet olsun yazmıyorum' deme raddesine gelirsiniz. Bence bunları dikkate almalısınız, her yorumu -olumlu olumsuz- dikkatle incelemeli ve üzerinde düşünmelisiniz. Münekkit sanatkarın vicdanıdır; bunu aklınızdan çıkarmayınız. Bizde şiir yazanların düştüğü en büyük hata (özellikle serbest yazanlar) şiire baştan değil sondan başlamalarıdır. Yani önce şiir yazmaya başlıyorlar, ondan sonra öğrenmeye -veya reddetmeye- başlıyorlar. Bence önce öğrenmek, sonra yazmaya çalışmak ve hiçbir zaman 'ben şairim' dememek lazım. Unutulmamalı ki olgunluk hissi sanatkâr için en hazin ölümdür.
Sevgili şair, bütün bunları size söylediğim zannına düşmeyiniz. Ben bunları bu sayfayı ziyaret edecek genç yeteneklere söyledim; umarım istifade ederler.
Bu ilk şiiriniz -en azından burada- daha güzel yazabileceğinizi düşünüyorum. Önemli olan insanın içinde şairlik cevherinin olmasıdır -ki bu sizde var- gerisi telafi edilebilir teferruattandır.
Tebrik ediyor, daha güzel şiirlerinizde buluşmayı umut ediyorum...
sizin yorumunuz dan asla incinmedim. düzgün bir dille yapılan eleştiriyi herzaman dikkate alırım sadece eleştirdiğiniz noktalar hakkında ben de fikrimi söyledim:) sevgiler.
Sn.Remzi Çinko, Eleştirilerinizi okuyunca doğal olarak yazdığınız şiirleri merak ettim. Gördüğüm kadarıyla şiire yaklaşımlarımız çok farklı . Eğer yanlış bilmiyorsam siz edebiyat öğretmeniymişsiniz. Bu nedenle çeşitli edebi akımlar hakkında en az benim kadar bilgi sahibisiniz. İmge tanımlarınız ve imgenin işlevi hakkında yakın fikirlere sahibiz. Sadece ben sizden farklı olarak ‘şairin boşluğa bir ses saldığına ve bazı kişilerin bu seste, imgede kendine yakın gelen izlekler bulduğuna “ inanırım. Tabii bu yakın izlek bulmak, ortak deneyimlerden, ortak bilgi yada duygu birikiminden kaynaklanır. Örneğin Eskimoların yaşlılarını ayıların yemesi için köyden uzaklara götürüp ölüme bıraktıklarını ve bu yolla ölen birinin ayının bedeninde yaşamaya devam edeceğine inandıklarını bilen birileri ‘beyaz ayı postuna bürünmüş ölüm ‘ imgemi hemen anlayacaktır. Bu imge kullanımının alt yazısını çözenler de şiiri ve özgün imgelerini bilmece gibi algılamayacaklardır.
“Okuyucu okurken tıkanmamalı, 'burada acaba ne demek istemiş' sorusunu kendisine sormamalıdır. “ diyorsunuz. Bence şiir okuru, biraz kendini zorlamalıdır. Okurunu zorlayan bir çok şiir ve şair geleceğe altın harflerle kazınmışlardır sevgili öğretmenim.
“Tabii ki 'benim tarzım bu' diyebilirsiniz -ki bu sizin en tabii hakkınızdır-; ancak geleceğe kaç adım atabileceğinizi de düşünmek zorundasınız. Şiir çok zor ve çileli bir iştir. Mesela biri gelir size olmadık şeyler söyler şiirinizin altında. Bu sizi üzer, kırar; hatta biraz zayıfsanız 'lanet olsun yazmıyorum' deme raddesine gelirsiniz. Bence bunları dikkate almalısınız, her yorumu -olumlu olumsuz- dikkatle incelemeli ve üzerinde düşünmelisiniz. Münekkit sanatkarın vicdanıdır; bunu aklınızdan çıkarmayınız. Bizde şiir yazanların düştüğü en büyük hata (özellikle serbest yazanlar) şiire baştan değil sondan başlamalarıdır. Yani önce şiir yazmaya başlıyorlar, ondan sonra öğrenmeye -veya reddetmeye- başlıyorlar. Bence önce öğrenmek, sonra yazmaya çalışmak ve hiçbir zaman 'ben şairim' dememek lazım. Unutulmamalı ki olgunluk hissi sanatkâr için en hazin ölümdür. “
Yazdıklarınızdan altını çizdiğim önerilerin, özellikle -bilmeden yazmamak gerektiğiyle ilgili kısmın - tamamına katılıyorum. Ben de genç şair adaylarına aynı önerileri yapıyor ve seminerlerimde bu konunun üzerinde özellikle duruyorum. Ancak bu sözleriniz benim şiirim üstünden yazıldığından “üstünüze alınmayın, genç şairlere söylüyorum” deseniz de bir şairin yetkinliğini araştırmadan eleştiri yapılmasına hak vermem mümkün değil.
Hece şiirini seçtiğiniz halde mesleğiniz ve şiirle ilginiz nedeniyle, tüm şiir akımları gibi 90 sonrası şiiri ve şairlerini de okuyup izlediğinize,yalnızca beni ve şiirimi gözden kaçırdığınıza inanmak isterim.
Değerli öğretmenim biz değişik şiir seçimleri yapsak da asla ayrı saflarda değiliz. Seçimlerimizde haklı yada haksız yada değerli yada değersiz olmamız söz konusu değil. Sadece farklıyız ve farklılığın getirdiği bu çok seslilik hayatın bir çok yönü gibi şiire de iyi gelir ve yakışır. Yazdığınız uzun mesaja verdiğiniz emeğe ve seviyeli eleştiri üslüubunuza teşekkürlerimle. Aslı Durak.
Yorumuma yaptığınız yoruma teşekkür ediyorum; ancak ben yorumuma bir okuyucudan ziyade şairin kendisinden cevap verilmesini isterdim.
İfademde çelişki olduğunu bir örnekle ifade etmişsiniz; oysa orada çelişki yok. Kelimelerin arkasına saklanmak, onlara anlaşılmaz bir takım anlamlar yüklemek imge (imaj) olarak görülüyor. Bir şeyi olduğundan farklı ve daha güzel anlatmakla kelimelerin arkasına saklanmak aynı şey değildir. Zaten orada bir örnek de vermiştim. Zannediyorum ki bu hususta bir yanlış anlaşılma var. Demek ki meramımı tam anlatamamışım...
Şairlerin alçakgönüllü olduğu doğru değildir; çünkü bu bir yapı, yaradılış meselesidir. Alçakgönüllüsü olduğu gibi gayet şişkin bir ego içinde olanı da... Mesela Baki bir şiirinde:
Diyor. Bunun yanında Nef'i, Fuzûlî ve daha pek çok şairde kendini övme vardır. Siz de bilirsiniz ki kasîdelerin en parlak ve canlı bölümlerinden biridir fahrîyeler... Kaldı ki ben orada şairin başkasına 'ben şair oldum' demesini değil, bunu kendi kendine söylemesini, kendini öyle görmesini kast etmiştim...
yorumun katıldığım ve katılmadığım taraflarını belirtmek istiyorum önce ama neticede bütün iyi niyetiyle yol gösterici bilgiler olduğunu belirtmeliyim. yalnız yorumda birbiriyle çelişen cümlelere de rastladım.imgeyi anlatırken; ''Pekçok genç şair imgeyi kelimelerin arkasına saklanmak gibi anlıyor; oysa öyle değil. İmge hakikatı biraz daha boyayarak, onu süsleyerek, olduğundan farklı göstererek ortaya koymaktır. Kimsenin o ana kadar düşünmediğini düşünmek ve onu hiç kimseye benzemeyecek şekilde ifade etmektir imge''
gibi bir anlatımla ifade etmişsiniz ama şaire öneride bulunurken; ''Şiirinizde bilmeceye kaçan pek çok yer var. Okuyucu okurken tıkanmamalı, 'burada acaba ne demek istemiş' sorusunu kendisine sormamalıdır'' bu birbiriyle çelişen taraflardır bana göre...üstelik şairin kendi cümlelerini okuyucuya açıklama gibi bir lüksü olmamalıdır.herkes şiiri kendi yaşam penceresine uyaralayarak farklı bir perspektiften bakabilir..ve farklı anlamlar çıkarabilir..doğal olan bu olmalıdır.sıradanlıktan kurtulmak için de bu şarttır. katıldığım noktalardan biri de ben şairim oldum diyenler..ki bunu söyleyene çok rastlamadım..dünayada en mütevazi insanların başında şairler geliyor bana göre çok iyi kalemlere bile sırası geldiğinde şair diye hitap ettğimizde yüüznün kızardığını ve ben şair değilim ki gibi bir cümlenin çıktığına çok şahit oldum.
bu tür yorumların site de sadece günün şiirlerinde değil..iyi veya kötü bir çok şiirde yer almasını isterim..
bu vesileyle de günün değerli şairini ve şiirini kutluyorum sevgiler....
sizin yorumunuz dan asla incinmedim. düzgün bir dille yapılan eleştiriyi herzaman dikkate alırım sadece eleştirdiğiniz noktalar hakkında ben de fikrimi söyledim:) sevgiler.
Sn.Remzi Çinko, Eleştirilerinizi okuyunca doğal olarak yazdığınız şiirleri merak ettim. Gördüğüm kadarıyla şiire yaklaşımlarımız çok farklı . Eğer yanlış bilmiyorsam siz edebiyat öğretmeniymişsiniz. Bu nedenle çeşitli edebi akımlar hakkında en az benim kadar bilgi sahibisiniz. İmge tanımlarınız ve imgenin işlevi hakkında yakın fikirlere sahibiz. Sadece ben sizden farklı olarak ‘şairin boşluğa bir ses saldığına ve bazı kişilerin bu seste, imgede kendine yakın gelen izlekler bulduğuna “ inanırım. Tabii bu yakın izlek bulmak, ortak deneyimlerden, ortak bilgi yada duygu birikiminden kaynaklanır. Örneğin Eskimoların yaşlılarını ayıların yemesi için köyden uzaklara götürüp ölüme bıraktıklarını ve bu yolla ölen birinin ayının bedeninde yaşamaya devam edeceğine inandıklarını bilen birileri ‘beyaz ayı postuna bürünmüş ölüm ‘ imgemi hemen anlayacaktır. Bu imge kullanımının alt yazısını çözenler de şiiri ve özgün imgelerini bilmece gibi algılamayacaklardır.
“Okuyucu okurken tıkanmamalı, 'burada acaba ne demek istemiş' sorusunu kendisine sormamalıdır. “ diyorsunuz. Bence şiir okuru, biraz kendini zorlamalıdır. Okurunu zorlayan bir çok şiir ve şair geleceğe altın harflerle kazınmışlardır sevgili öğretmenim.
“Tabii ki 'benim tarzım bu' diyebilirsiniz -ki bu sizin en tabii hakkınızdır-; ancak geleceğe kaç adım atabileceğinizi de düşünmek zorundasınız. Şiir çok zor ve çileli bir iştir. Mesela biri gelir size olmadık şeyler söyler şiirinizin altında. Bu sizi üzer, kırar; hatta biraz zayıfsanız 'lanet olsun yazmıyorum' deme raddesine gelirsiniz. Bence bunları dikkate almalısınız, her yorumu -olumlu olumsuz- dikkatle incelemeli ve üzerinde düşünmelisiniz. Münekkit sanatkarın vicdanıdır; bunu aklınızdan çıkarmayınız. Bizde şiir yazanların düştüğü en büyük hata (özellikle serbest yazanlar) şiire baştan değil sondan başlamalarıdır. Yani önce şiir yazmaya başlıyorlar, ondan sonra öğrenmeye -veya reddetmeye- başlıyorlar. Bence önce öğrenmek, sonra yazmaya çalışmak ve hiçbir zaman 'ben şairim' dememek lazım. Unutulmamalı ki olgunluk hissi sanatkâr için en hazin ölümdür. “
Yazdıklarınızdan altını çizdiğim önerilerin, özellikle -bilmeden yazmamak gerektiğiyle ilgili kısmın - tamamına katılıyorum. Ben de genç şair adaylarına aynı önerileri yapıyor ve seminerlerimde bu konunun üzerinde özellikle duruyorum. Ancak bu sözleriniz benim şiirim üstünden yazıldığından “üstünüze alınmayın, genç şairlere söylüyorum” deseniz de bir şairin yetkinliğini araştırmadan eleştiri yapılmasına hak vermem mümkün değil.
Hece şiirini seçtiğiniz halde mesleğiniz ve şiirle ilginiz nedeniyle, tüm şiir akımları gibi 90 sonrası şiiri ve şairlerini de okuyup izlediğinize,yalnızca beni ve şiirimi gözden kaçırdığınıza inanmak isterim.
Değerli öğretmenim biz değişik şiir seçimleri yapsak da asla ayrı saflarda değiliz. Seçimlerimizde haklı yada haksız yada değerli yada değersiz olmamız söz konusu değil. Sadece farklıyız ve farklılığın getirdiği bu çok seslilik hayatın bir çok yönü gibi şiire de iyi gelir ve yakışır. Yazdığınız uzun mesaja verdiğiniz emeğe ve seviyeli eleştiri üslüubunuza teşekkürlerimle. Aslı Durak.
Yorumuma yaptığınız yoruma teşekkür ediyorum; ancak ben yorumuma bir okuyucudan ziyade şairin kendisinden cevap verilmesini isterdim.
İfademde çelişki olduğunu bir örnekle ifade etmişsiniz; oysa orada çelişki yok. Kelimelerin arkasına saklanmak, onlara anlaşılmaz bir takım anlamlar yüklemek imge (imaj) olarak görülüyor. Bir şeyi olduğundan farklı ve daha güzel anlatmakla kelimelerin arkasına saklanmak aynı şey değildir. Zaten orada bir örnek de vermiştim. Zannediyorum ki bu hususta bir yanlış anlaşılma var. Demek ki meramımı tam anlatamamışım...
Şairlerin alçakgönüllü olduğu doğru değildir; çünkü bu bir yapı, yaradılış meselesidir. Alçakgönüllüsü olduğu gibi gayet şişkin bir ego içinde olanı da... Mesela Baki bir şiirinde:
Diyor. Bunun yanında Nef'i, Fuzûlî ve daha pek çok şairde kendini övme vardır. Siz de bilirsiniz ki kasîdelerin en parlak ve canlı bölümlerinden biridir fahrîyeler... Kaldı ki ben orada şairin başkasına 'ben şair oldum' demesini değil, bunu kendi kendine söylemesini, kendini öyle görmesini kast etmiştim...
yorumun katıldığım ve katılmadığım taraflarını belirtmek istiyorum önce ama neticede bütün iyi niyetiyle yol gösterici bilgiler olduğunu belirtmeliyim. yalnız yorumda birbiriyle çelişen cümlelere de rastladım.imgeyi anlatırken; ''Pekçok genç şair imgeyi kelimelerin arkasına saklanmak gibi anlıyor; oysa öyle değil. İmge hakikatı biraz daha boyayarak, onu süsleyerek, olduğundan farklı göstererek ortaya koymaktır. Kimsenin o ana kadar düşünmediğini düşünmek ve onu hiç kimseye benzemeyecek şekilde ifade etmektir imge''
gibi bir anlatımla ifade etmişsiniz ama şaire öneride bulunurken; ''Şiirinizde bilmeceye kaçan pek çok yer var. Okuyucu okurken tıkanmamalı, 'burada acaba ne demek istemiş' sorusunu kendisine sormamalıdır'' bu birbiriyle çelişen taraflardır bana göre...üstelik şairin kendi cümlelerini okuyucuya açıklama gibi bir lüksü olmamalıdır.herkes şiiri kendi yaşam penceresine uyaralayarak farklı bir perspektiften bakabilir..ve farklı anlamlar çıkarabilir..doğal olan bu olmalıdır.sıradanlıktan kurtulmak için de bu şarttır. katıldığım noktalardan biri de ben şairim oldum diyenler..ki bunu söyleyene çok rastlamadım..dünayada en mütevazi insanların başında şairler geliyor bana göre çok iyi kalemlere bile sırası geldiğinde şair diye hitap ettğimizde yüüznün kızardığını ve ben şair değilim ki gibi bir cümlenin çıktığına çok şahit oldum.
bu tür yorumların site de sadece günün şiirlerinde değil..iyi veya kötü bir çok şiirde yer almasını isterim..
bu vesileyle de günün değerli şairini ve şiirini kutluyorum sevgiler....
İyi şairden iyi bir şiir daha, internet siteleri için fazla bir şiir bu şiir ancak sitere kendisi şiir kaydeden böylesine özgün ve ekin kalemlerin var olduğunun bilinmesi de internetteki şiir siteleri hakkındaki olumsuz bakışı değiştirecektir diye umuyorum,
Şair kişiliğini önemsediğim Aslı Durak kalemini gıpta ile izliyor tebrik ediyorum.
HANİ OKUDUĞUNUZ CÜMLELERE İLAVE EDECEK BİŞEYİNİZ KALMAZ YA ! YANLIŞ ANLAMAYIN SAKIN,GEÇİŞTİRMEK DEĞİL.AMA İLAVE EDECEK SÖZÜM YOK.MÜKEMMELDİ.YÜREĞİNİZE VE KALEMİNİZE SAĞLIK.HAK ETTİĞİ YERDE DİYE DÜŞÜNÜYORUM.SEVGİLERİMLE.
Şiirin genel yapısıyla, sizin anlatmak istedikleriniz arasındaki bağı kurmak zordu benim için...şiirin en güzel tarafı bence söyleyeceklerimizi yüreğimizden geldiği gibi söylenmesi ve sade olmasıdır...dikkatimi çeken imgesel ve vurgusal kelimeler yerine daha can alıcı kelimeler söylenebilirdi...farkettiğimdiğer bir konu ise; bayanların duygu dünyası ile erkeklerin duygu dünyasının şiire yansımasında ince nüanslar görmekteyim nedense...
şiir konusunda farklı yaklaşımlarımız olduğunu düşünüyorum. bilmeceye dönüşmeyen imgesel şiir benim tercihimdir. şiire derinlik kazandıran, her okuru kendi dünyasında bir yerlere taşıyan da bu imgelerdir. eleştiriniz için teşekkür ediyorum.
şiir konusunda farklı yaklaşımlarımız olduğunu düşünüyorum. bilmeceye dönüşmeyen imgesel şiir benim tercihimdir. şiire derinlik kazandıran, her okuru kendi dünyasında bir yerlere taşıyan da bu imgelerdir. eleştiriniz için teşekkür ediyorum.
ilk okunuşta bende bıraktığı izlenim: bir macera filmi gibi ordan oraya savrulmuş dağınık bir hikayenin deneysel bir şiir görünümü vermesi idi. oturaklı imgeler olmasına rağmen, şiirinizde konu bütünlüğü göremedim. daha kısa ve hedefe dolaylı yollardan gitmeyen etkili bir şiir dili ile de ifadelenebilirdi. final önceki dizede; "yıkımdan artakalan ben" derken, hemen akabinde "yıkıl! her tuğlasında payım olan duvar" finali ile noktalamak şiirde zaman diliminin dağınıklığına küçük bir örnekti.
şanslısınız çünkü; ilk şiirle güne gelmek herkese nasip olmayan bir durum. hem övgüye hem de ufak eleştirilere alışmanız için böyle bir yorum ile karşılanmanızın gerekliliğine inanıyorum.
güzel şiirlerinizi de görmek umudu ile başarılar diliyor, seçkiyi kutluyorum.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.