32
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
3256
Okunma

içimde gitme duygusunu törpülüyordu yokluğun
çoktandır kuş seslerine dokunmayı unutmuştu çocukluğum
köprü altlarından geçerken üşüyüp titrerdi
yoksulluğum
en çok böyle yağmurlu havalarda sığınırdı saçaklarına evlerin
ağlamaklı sokaklar gözlerimin önünden mendilsiz geçerdi
bir deli poyraz gibi girerdi içime akşamlar
geceler uykuyu sildi gözlerimden
topladığım sigara izmaritleri çabuk biter
çöpçüler uyandırırdı düşlerden
yüzümü yağmurla yıkar
ekmek toplardım çöplerden
tükürürdüm hayatın anlına
ağzımda kanardı yine Müslüm baba
itirazım var
aşığım bir kuluna / öleceğim yoluna
solan yaprakları yastık yapmak için toplarken
top sanıp tekmelerdi koca adamlar
bu yüzden ellerim ardımda gezdiğim doğrudur
doğrudur
güvenilecek insan kalmadığını ezberlemem kısa zamanda
bundandır
yarınlara el açmayı unutmuşluğum
herkes bir şeylerimi çalıyordu benden
acıyan gözlerle bakıyordu bana insanlar
yüz metre öteden geçerken sarkık suratlılar
ağlamayı unutur kendimi sorguya çekerdim
çekerdim
ellerimde o an ne varsa
ç/ekerdim
yerde
bir gazetenin üzerinde çırılçıplak yatan
ablanın üzerinden geçerdim
kaderimde o an ne varsa
çekerdim
yalnızlığıma bir kadın daha eklerdim
en çok da
bakkal amcanın kızı Fadik’in
silikonlarını patlatmak için
jiletlerdim düğmelerini
bazen kuşlu
bazen tavşanlı sutyenini sıyırırdım
bir kuş yuvasından
iki yumurtayı ç/aldığım gibi
çekerdim balonların iplerini
gözlerim gök yüzüne kayar giderdi
ç/ekerdim aşağı öksüzlüğümün erkekliğini
çoktandır
karalar çekti pencereye
kadın çığlıklarını unutturdu karşı komşum
çeker giderdim
ardımdan gelirdi
s a r h o ş l u ğ u m
İsa İnan
üç ocak iki bin on
5.0
100% (19)