2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1448
Okunma

bir gün batımını yaprağın gözlerinden izlemek,
Söyleyin ağaçlar, rüzgârın türküsünü
Susmasın yapraklarınız... Söyleyin
Sızar mı güneşin nazlı bakışı bir dalınızdan?
Değer mi göklere eğilmez başınız?
Sürer mi hükmünüz dağlardan dağlara?
Oysa ki;
Bir demir kalp yeter ışığını söndürmeye,
Başları ayağa değdirmeye,
Ve yokluğunu bile hükümsüzleştirmeye...
Sonra,
Yakarışlarını duydum bir yaprağın
Rüzgâr estiğinde
Korkudan titriyordu
Haykırıyordu…
“Toprak” diye.
Bir yaprağa baktım birde toprağa.
Ey yaprak,
Gelmedin mi bu topraktan?
Suyunu veren o değil mi?
Niye korkuyorsun kucağında uyumaktan.
Ayazı çöktü bir anda
Birinci tekil şahsımın,
Titreyen ellerimden bir yıldız kaydı
Bu sefer topraktan gökyüzüne
Heybemde yalnız sitemlerin kaldı
Onları da,
Onları da bırakacağım sokağının köşesine.
Saat kaç?
Oldu mu erken
Gün başladı günü beklerken
Bakayım rüzgârın rengine,
Yakmalı bedeni aşk saatinde
Yansa da ormanlarında aşkın odunu
Kalmadı içimin parlayan odu...
Yollar bekliyordu, rüzgâr ıslığıyla
Çıkmaz sokaklar içimin isyanlarında
Görmediğim geleceğe sakladım,
Demir kelepçelerimi.
Ya rüzgâr soğutur isyanları,
Ya da kelepçeler zehirler bedenimi...
Zamansızlığın sarhoşluğu
Saki, senelerimi doldur
İçeceğim bir yudumda
Sonra koy gelecek testisini yanıma,
Bekleme dolunayımda.
İşte aymazlığımla arıyordum.
Dostların masasını,
Demli çay tadında sohbeti.
Zaman senin orada,
Hayat senin,
Ama hiçbir şeysin
Varlığınla…
Yüreğini koydun son doldurduğun bardağa.
Gökhan KEVEN 21/12/2009-Nevşehir
5.0
100% (1)