5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2370
Okunma

Ellerim benim el değildir,
Sevgiliye el eli iken...
Avuçlarıma kış konmuştur çoktan,
Bu bereketsiz çoraklıktan,
Yâre kalemi doğrultan kim??
Kirpik uçlarından uykuları dökülen,
Gece sabahına varmaktayken,
Güneşi yerinden sökülüp
Gözlerine gece örülen kim??
Bu soğuğu çok,
Soluğu yok sessizlikte,
Gönül Kâbesini yıkmaya çalışan
Ebrehelerden usanıp,
Ebabiller dileyen kim??
Aşkın olmaz ki nefsi müdafası,
Acı muhtevası;
Yüreğin hem cezasıdır hem muktezası...
Öyleyse;
Yarayı yâr bilen kim??
Yürek değildir ki gaza meydanı...
Ve ömründe yoktur kazası...
Aşkın aranmaz galibi ve mağlubu,
Bir aşık vardır bir de maşuğu...
Öyleyse; çölde kızgın kumları,
Su diye yudumlayan kim??
Yürek çarparken derinden,
Tembelliktir yare sitem...
İç sızlarken inceden inceden,
Özledim diyebilen kim??
Aşkı taç yaparsın saçına,
Taş atarlar başına,
Aşk böylesi suçsa,
Suçu boynuna dolanıp
Sehpaya itilen kim??
......
Bakma!
Nazarında sehpası itilir cümlelerimin,
Havada asılı kalır boğum boğum kelimelerim...
Devinirim...
Devrilirim...
Son başıma yazılır...
Ve ben uzun uzadıya bir devriğim...
Benim...!!
5.0
100% (4)