aşk,tabiatına işletiyor nefesi
soluk alıp verişlerimizin telaşlı kokusu aynı gibi
aşk,gözleri bağlı,âmâ oyununun içinde
faltaşı iriliğinde,flû bir körebe sanki!


şu meydanda korkularını bir oyun içine saklayıp,gözlerimi bağlamıştın
daha küçücüktük,yara almadan oynamayı bilemezdik
bir diz kapağı acısını usulca öperdik,yara değildi caydıran bizi
uçarıydık epeyce,çocukluk vardı serde
tozu dumanı koklar gibi biriktirmişiz aşkı,şimdi nefes çıkıyor "aşk"diye..



sen ve ben

sevabını uzunca bir müddet erteledim doğmayan güneşli sabahlarda
bir masalcı anlattı seni,uzunca bir zaman geçmiş,büyümüşüz aslında
bilhassa eksilmişliğimizin dilini okumakta zorluk çektim,öğrenmek seni yeni baştan
alfabeyi seninle çözmüşken,
bir nefes darlığı yüreğimde,senden yadigar bir hastalık işte


ikiye bölünmüş mevsimlerin ben güzü sen baharı
yalnızlığımın çaresiyle içtiğim bir fransız şarabı
haklısın içmezdik daha küçüktük,aşkı da bilmezdik ama ayrılığı da
daha büyümemiştik
ben öğrendim kutsanmış yeminleri bozmasını
adam gibi ağlamayı da öğrendim,
zırlamıyorum şimdi..


bütün sevdiğim meğerse,akisli meydanlarda büyümeye çalışan sen ve ben
nerden bi geldin rüyama,kaçıncı yaşımızı dolduruyoruz bilmem
hayır belki değiştin, tabi ya boyun uzamıştır şimdi kim bilir kilon ne durumda?
hâlâ bakıyor musundur o korumacı göz ucuyla?
fakat dün gece rüyamda,bir nefesten başka,
hiçbir şey yoktu aslında


işin senli tarafı,hiç ölmüyorsun
tıkanıklığı yüreğimde bir sebep
ve ben hiç büyümüyorum

annem söylerdi,küçüktüm
dalga konusu olurmuş meydalarda,sen ve ben
inatla ağlarmışım hep yanımdan ayrılırken
sen hiç kıyamazmışsın bana
uzatırmışsın bir mendil
ve gözlerim kapalı,eve gidermişsin hemen




..bir âmâ oyununun içinde
bir nefes kalırmış,payıma düşen..