9
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1559
Okunma

dur,
ara ver sönmüş cümlelerine
kon parmak uçlarıma,kelebek misali
ama,
gitme..
kar yağardı hafiften,ince ince yüzünün şekli,al yanakların gibi
üşüşürlerdi peri kızları dudaklarına,yapamadıkların dize gelirdi
suçüstü bastırırdı bir kırlangıç,
esintisi geceden,
gözleri âmâ bir iklimin güvertesine inmişti sanki
hâlâ ülkesi özgürlük şehirlerinin,bir görebilsem,
tıpkı gözlerinin lâl duruşu gibi,
usulca,sessizce,kalabalıklar ardında,bekler beni..
sözüm ona çok sevmişti şehirleri..
ansızın,ummadığın bir anda, istiridye kucağından bir inci karşılardı yüreği
öyle toz pembe düşlerin kullanıcısı olmayı bilemedik,
ne yazık parlak değildi gümüşten elleri
en son yalancı olmayı oynayamadık,küstük,barışamadık sokak aralarında
aylardan bir haziran tuttuk içimizden,sarıldık,belki korktuk
ılık ılık yanan ateşten..
sözüm ona harlansın diye tüm geceler,
biz gündüzleri rafa kaldırdık..
hâlâ peşinde,kaçamak aşkın,sarih gölgesi
kafiyesiz şehirlerin sokaklarında,bir isme muhtaç,derin sancı,aşk gibi
nice gözden boşanmaların vardır senin,niceleri umrumdaymış gibi
başka türlü olmuyor,kalan bilir
bir yapraktan süzülünce katreler,yaşadığın aşikâr
cam buğusuna inat,tüm kelimeler ilk yazı oluverir
el değmemiş bir şarkıda
son sözü söyler gibi..
uyur uyanık bir halde şair ruhlu serzenişlerim
ne sen anla söylediklerimi,
giderayak!
ne soğuk şehirlerin kaldırımında biriktirdiğim şiirler anlasın gideceğini
son rıhtım,
son durak...
5.0
100% (5)