21
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2352
Okunma

giy beyazlarını da gel dedin gül diyarıma
gel dedin ya;
sanki ayaklarım hiç dikenlere yar olmamış,
yüreğimin sırtını hançer okşamamış,
elimi neye atsam kurumamış,
yüzümü kime açsam dönmemiş,
kara bulutların durağı değilmiş göz pınarlarım da
ömrümün içinde ne al ne kara yer almamış…
ilk günüm bugünmüş dedim bu dünyada
örttüm başıma ak kundağı,
O an’ı bekliyorum…
ama,
zaman sana gelmeye yaklaştıkça
aklımın zincire vurduğu korkular
güçlerini bir edip ayaklanıyorlar,
nizamı kusursuz bir çember kurup
kıskaçlarına alıyorlar,
büküyorlar orta yerinden sevincimi.
kıvranıyorum…
zihnimin berraklığını kıskanan şüpheler
çirkin kahkahalar sızdırıp
bulandırıyorlar duruluğumu.
heveslerimin her defasında sıfırlandığını,
renkli rüyalarımın karanlık güncelere uyandığını,
anlık çocuksu gülüşlerimin sonralarında
dökülen kan yaşlarımı hatırlatarak.
dolanıyorum…
biliyorum,
sıyrılmam ve arınmam lâzım
umutsuzluğa hizmet için
hırslarını törpüleyerek
düşünce baskınına gelen
bu karınca ordusundan…
ey aşkıyla tutuştuğum!
yangın ortasında düğünüm var
ve
gelinin son isteğidir senden;
emret heyecanımın çığlıklarına da
sussun.
yıkılsın önüme dikilen surlar,
açılsın yolum.
yakmasınlar mutluluğumu
kıymasınlar bu güzelliğe de
varayım SANA…
başlasın sultanları kıskandıracak köleliğim, tut çek yanına…
Ebru