tomurcuğun açılışı gibi farkındasız ben bile göremem, susar ruhum
ihtimal talan mağrur, ölü dillerin gelir çok uzaklardan busesini koyar gibi dudağıma ölüm soğuk bir bir elin ziyankârlığında yüreğim
güz dokurken örtüsünü üstüme say ki, hiç tanımadık birbirimizi kendimde olmayanı veremediğime aç martı çığlıkları tünerken ve hüznün testeresindeyken başım düşmeden yere kıyıma yanaşıp can simidin ile tutan, umudun elleri değildin sen
susan ömür gibi anımsama sulara yaz bütün hatırladıklarını beklemenin sonsuzluğunda kanı çekilirken canımın soluğunun güz kuşatmasında soldu şehrim
madem karanlığa atacaksın hadi azat et beni çıkarıp kınından uzak zamanlardaki yer sonu olsun körleşen bu yolun
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
***susan ömür gibi anımsama sulara yaz bütün hatırladıklarını beklemenin sonsuzluğunda kanı çekilirken canımın soluğunun güz kuşatmasında soldu şehrim
madem karanlığa atacaksın hadi azat et beni çıkarıp kınından uzak zamanlardaki yer sonu olsun körleşen bu yolun ****************************** çok hoş anlatım tatlım şiirlerini olumak benim için ayrıcalık Sevgiler selamlar...
madem karanlığa atacaksın hadi azat et beni çıkarıp kınından uzak zamanlardaki yer sonu olsun körleşen bu yolun ========================
Bu yollardan daha çok geçecekler, Birini alıp diğerini verecekler ... Zamanı gelecek tek tek seçecekler, sonu olsun körleşen bu yolun ... HakanKURTARAN Yüreğinize sağlık Şairem... Çok güzel bir şiir okudum kaleminizden.. Saygılar ... selamlar ...
tomurcuğun açılışı gibi farkındasız ben bile göremem, susar ruhum
ihtimal talan mağrur, ölü dillerin gelir çok uzaklardan busesini koyar gibi dudağıma ölüm soğuk bir bir elin ziyankârlığında yüreğim
güz dokurken örtüsünü üstüme say ki, hiç tanımadık birbirimizi kendimde olmayanı veremediğime aç martı çığlıkları tünerken ve hüznün testeresindeyken başım düşmeden yere kıyıma yanaşıp can simidin ile tutan, umudun elleri değildin sen
susan ömür gibi anımsama sulara yaz bütün hatırladıklarını beklemenin sonsuzluğunda kanı çekilirken canımın soluğunun güz kuşatmasında soldu şehrim
madem karanlığa atacaksın hadi azat et beni çıkarıp kınından uzak zamanlardaki yer sonu olsun körleşen bu yolun
sesimi yılkıya bıraktığından beri durmadan çözülür yüreğimin bağı düştü düşecek yerinden lehimlenir birbirine, azalarak çoğalmalarım darmadağınık(ım), başıboş düşüncelerim tomurcuğun açılışı gibi farkındasız ben bile göremem, susar ruhum ihtimal talan mağrur, ölü dillerin gelir çok uzaklardan busesini koyar gibi dudağıma ölüm soğuk bir bir elin ziyankârlığında yüreğim
yılkı / bir abbas sayar klasiğidir ki, ben onu ne zaman bir yerde okusam aklıma düşer..muhteşem şiire tebrikler.. ve benim aylar önce kaleme aldığım yazımı aklıma düşürdü.. bende şiirleri yılkıya salmıştım...
YILKI GÜNCESİ(2)
Granit saatin akrebine takılan dakikalar gece vurgunu sözleri savururken, yeni bir yılkı güncesi gecenin yüzünü yalıyor ıtır bir söz sayfaya düşüyor ve an bakışlarını tavana dikiyordu.
Şafak eskitmelerini iyi bilen gözlerimin beklemeye tahammülü kalmamış ve ***ın söküğünü dikmeye çalışıyordum.
Açılan kitap sayfalarının sözleri suratına sağlı-solu şamarcasına iniyordu.
Yazmaya alıştığı manzum sözleri okumak ne de zor geliyordu.
Kulağına ismi okunan masumiyetimin ilk şaşırmasındaki acemiliğim gibi bu sözleri sakince ilk kez duyuyordum.
Devşirme dizgilerin ortasında şaşakalıyordum.
Ortaya ise ‘’Abbas’ın kurduğu sofrayı’’ sergi etmiştim.
Bu gece ‘’şişenin dibinde mısra arıyordum.’’
Şişeyi ben atmamıştım orta yere, zinhar!
Ben, hisardan geçiyordum vakitsiz.
Boşluğun koluna takılmışım beyhude…
İki parmak gazete kenarına yazılan ve kim bilir Abbas’tan kalma dizeyi okumaya başladım tekrar tekrar.
Gadre uğramış dizeydi bunlar…
Sevicileri sanat saymamışlardı ‘’garip’’ saymışlardı vakti zamanında.
Off dedim of…!
‘’Bilemezdim bu derde düşmeden önce /Kelimelerin bu kadar kifayetsiz olduğunu ‘’
Bir garip olmuştum…
Sarı sıcak coğrafyanın yakısında eriyorken…
Fırladım birden bire kan ter içinde… Yalnızlığın kollarımı zincirlediği odamdan.
Üçayaklı sehpalarda görücüye çıkardığım dizelerimi yılkıya salmaya karar verdim.
İlk kez üçayaklı sehpada gülen dizelerimi gördüm.
Onlar kuralsız yaşamışlardı…
Alabildiğine ‘’dadaist’’ alabildiğine başına buyruk…
En zorlu jürilere posta koydum.
Yıktım kuruldan surları…
Söktüm dişlerini tek tek…
Kısaca ben ‘’ Deli Dumrul ‘’ oldum.
Bir köprü yaptım.
Salma saldım millete, kendim geçerken, kendimden bile para aldım.
Olacak iş değildi… Ama adalet yerini bulsundu.
İşte bu anlamda dizeden köprünün ayaklarında başlayan çatırdama yüzünden artık manzum hana giden yolu kapatmıştım.
Apansız bir kararla… Manzumlarımı yılkıya saldım.
Kırık dökük dizelerin aksayan yürüyüşleriyle dağ bayır dolaşmaları ne zordur çok iyi bilirim.
Ta ki, Sığırtmaç günlerimden…
Ruhları üşüyen dizelerim, uçurum kenarı bakışlarını fırlatırken diplere doğru, kekik kokularına bulaşır yüzleri ve ardı sıra pınar gözelerini dolduruyordur belki de yılkı dizelerimden akan gözyaşlarım.
Pınarın kenarına bir maral düşer kana kana içerde gözyaşımı, bilmez…
Ab_u hayat değilse de biraz tuza keser tadım.
Her hıdrellezde, Hızır (as) yolunda açar mı yılkı dizelerim?
susan ömür gibi anımsama sulara yaz bütün hatırladıklarını beklemenin sonsuzluğunda kanı çekilirken canımın soluğunun güz kuşatmasında soldu şehrim madem karanlığa atacaksın hadi azat et beni çıkarıp kınından uzak zamanlardaki yer sonu olsun körleşen bu yolun
susan ömür gibi anımsama sulara yaz bütün hatırladıklarını beklemenin sonsuzluğunda kanı çekilirken canımın soluğunun güz kuşatmasında soldu şehrim madem karanlığa atacaksın beni hadi azat et beni çıkarıp kınından uzak zamanlardaki yer sonu olsun körleşen bu yolun
Yüreğinize saglık harika dizelerdi..sevgi ve selamalr...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.