TufanŞiirin hikayesini görmek için tıklayın akıl baş evinden taşınınca
kırılır sözler deneme yapıştırmayı yama tutmaz… ve sakın saklama içinde! üfle onları kağıtlara boşver bırak deli saçması denilsin… Ebru s/üzülme demeye an’ım kalmadı duygularının kayışı çözülmüş, dudakların titriyordu. ki, açıldığında ağzın bir parça çaput olsaydı da sarabilseydim, belki çıkmayacaktı O hiç beklemediklerim… ve ardından ben çareler arayıp emeğim çabaladıkça b/attım dedirtmeyecektim yorulan dilime… başlamış olan depreme yoktu hazırlığım birer birer saplandı koynuma o rengi bozuk harfler topluluğu. öbek öbek lekeleri işlendi ak tenime. silinmeli dedim, yıkadım lül-ü misal yaşlarımla, güneşe astım, ne kurudu ne aklandı. perdeleri çekildi gözbebeklerimin, aldırışı yılmadı. yanık sesli ezanlarla okundu da kulaklarıma düşüremedim yakamdan senden gelen s/onları… peri masallarının zehirli yılanı girmiş bulunmuştu öyküme, s/oydukça s/oydu düşlerimi. kar altından zar zor fışkıran kardelendim içli avazlarım haykırdı; pişmanım pişmanım!… esen deli rüzgârlarım sağa sola kıvranırken ölüm gelip oturdu saç diplerime, az daha kıpırdasam inecekti deri altına… hayır! hayır! çaktım mıh gibi toprak altına ayaklarımı, direndim… inan! çocuk gözlerimi hâlâ satmadım şeytanın bir kuruşluk zevkine. sadece; kestim süpürgen ettiğim saçlarımı olur da bir gün gelip alırsan ellerine süpür yüreğimde d/ağlananları…
|