35
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
3936
Okunma

Erkete’ye...
susayalım istersen bu kente
çamurlu göletlerden aşırılan
nilüfer çiçekleri saksıda esirkar
göçebe yurdunda tünek ışıklar gibi
yanıp sönüyor tan yıldızlarımız
aldanarak yeryüzünün rengine
masum düşler soyunuyor çocuklar
papuç uçlarında kaldırım çizikleri
mahçup sevinçlerle arşınlarken
caddeleri anneden fahişeler
üşüyelim istersen gizlice
göğsümüzde yırtılan çığlığı onarmıyor ay
ki şavkı, avuçlarımızda sızıya aldırmaksızın
kirini sildiğimiz sulara
borçludur görkemini çoğu zaman
takma bir başbakan hüznüyle
selam veriyor eski dostlar
iki kişi öksürüyoruz inci sinemanın kapısında
esnaf locasından ödemiştik dört kişilik biletleri oysa
ki hiç yabancısal değil bu
gidelim istersen, sessizce
geceyarısı mangaları eşeliyor kapımızı
ceplerinde buruşuk bir ihtilal hışırtısı
infazlar birikmiş ellerinde
kol geziyorlar sokağımızı
bizi asacaklar, vuracaklar belki
ölelim istersen bu gece
melisa çiçekleri,
kaval hüznü,
dağ rüzgarlarının sevinci çağırıyor bizi
biz ölürsek yakışıklı bir pozda ölürüz
basamakları sayıp durur divan şairleri
ki beykoz aşkları da umursamıyor artık...
Devin Karaca
5.0
100% (14)