Sazımı omzuma, astım yürüdüm,
“Dağların ardında, yâr var” dediler;
Belki çıkar diye, sustum yürüdüm,
“Gitme âşık sana, zor var” dediler;

Bayburt dağlarında, seyran eyledim,
Sazımın telinde, derdim söyledim,
Vazgeç diyenleri, döndüm payladım,
“Anladık içinde, hâr var” dediler;

Kısanta’dan indim, Zeyli’ye doğru,
Yolda yolum kesti, dağdaki uğru,
Dediler; “bu âşık, yanıyor bağrı
“Hicr-i kelamında, ter var” dediler;

Köyün girişinde, çeşme akıyor,
Güzeller toplanmış, yola bakıyor,
Kirpikleri oktur, değse yıkıyor,
Sustular” sükûtta, sır var” dediler;

Al al yanakları, goncalar gibi,
Saçları savrulur, yoncalar gibi,
Gözleri hâlimi, inceler gibi,
“Su içersen burda, yer var” dediler;

Uzandım çeşmeye, mızrabım düştü,
Suda hayâl gördüm, sinemi deşti,
İçim bir hoş oldu, el ayak şaştı,
“Her güzel içinde, ser var” dediler;

Kaldırdım başımı, bir güzel durur,
Sanki bakışıyla, zinciri vurur,
Nazârı değdikçe, el ayak kurur,
“Onun yüreğinde, nâr var” dediler;

“Bir rüya görmüş ki, tabirin bekler,
Günlerdir yollarda, haberin bekler,
Ya gelmezse diye, kabirin bekler,
Ona haber veren, pir var” dediler;

Yaklaştım yanına, dedim ey güzel,
Bu sırrı hayâlin, kimlere özel,
Yazık mâh yüzüne, vurmasın gazel,
“Söyleşme içinde, ar var” dediler;

Dedim; dahi bende, düşmüşüm derde,
Bir rüya görmüşüm, gördüğüm nerde?
Adı Elif imiş, gözüme perde,
“Ve lakin yolunda, kar var” dediler;

Dedim; Elif diye, düştüm yollara,
Sora sora geldim, cümle kullara,
Anladım işaret, sende hâllere,
“Başı dumanlıdır, kor var” dediler;

Dedi ki; “sorarsan, adımdır Elif,
Hele şu rüyanı, eylesen tarif,
Yüzü benli miydi, sözleri zarif”
Dedim ki; “sözünde, dürr var” dediler;

Dedim ki; Elif’im, gördüğüm sensin,
Bir garip Ozanım, içimde cansın,
Hele bir tas su ver, ateşim sönsün,
“Suyu şifalıdır, kâr var” dediler;

Yürü bir yol yaklaş, çeşme başına
Yanıp tutuşursam, gitmez hoşuna
Miskin Makberi’ yi, üzme boşuna
“Aşk-ı sadakatte, nur var” dediler;


Makberî – Ahmet Akkoyun…..23/08/2009……23:55…İst


şiiriseslendiren Mustafa Eren’e selamlarımla