28
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1829
Okunma

sırtında baharın alacalı hırkası
kara postalları ak iplerle bağlı
atarak saçlarını rüzgarın terkisine
ve kaldırımlara paçalarından/ aşk
damlatarak gelen...
adamın o pürtelaş adımları ancak
yaz’ın bahçe kapısına kadarmış
bak.../ artık anladın.
ne o?..
yoksa bir sahil kasabasında
ıslak kumlara/ iki çift
iz bırakmayı mı ummuştu/ kışın
yalnızlıktan donmuş ayakların...
yoksa orakböceklerinin
bronz bir yaz gecesinde/ size
aşk aryaları okuyacaklarını mı
sanmıştı da/ öylesine pembe...
gülümsüyor hâlâ saf dudakların.
"ne çok gördüm ah/ ne çok
yaşadım..."/ diye kasım kasım
kasılırdın da hep/ o geldiğinde
aylardan nisandı be/ gönül...
sen bu defa asıl bunu atladın.
bir/ aşka bulanmayanın
gözü açıktı... / bir
aşkın düşmediği baştaydı akıl/ ve
hissedebilmek daha başlarken
son’unu bir bir...
aşıkken de arif olabilene hastı/ da
artık kabul et/ gönül sen...
hangi mevsim aşka düşsen
yine böyle ahmaktın!
şimdi bir armağanı reddetmek
yakışmaz/ ki sen ömrünce
zarif bir kadının bedeninde attın.
bak...
yâr aceleci ayaklarının ucuyla
şık bir ecel bırakmış çarşafına
yarına ayıp olur/ bu gece sarın!..
dudaklarını boya/ alla yanaklarını
kanla!
ve en siyah geceliğini giy/ ama
altın küpelerini kulağına tak.../ma
zira...
bir dahaki baharda
aşık olma ihtimali sıfırdır bir mevtanın.
JD