0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3206
Okunma
çoktan kaçırmıştım
köprüden önce son çıkışı...
içimdeki bu suçluluk kime karşı?
insan kendini mahküm edebilirmi
beni yargılamana izin vermek
beni terketmene
içimi rahatlatabilir mi?
zafer kazanmış bir kumandan gibi
fethederken tek tek tüm camdan kalelerini
nasılda kapılmıştım hırsımın şehvetine
oysa kime karşı savaşıyordum
dudaklarımın kenarından süzülürken salyalarım
aç bir hayvan gibi
kime saldırıyordum?
evet kazandım ben hakettim bunu !
ruhunu avuçlarımın arasına alıp
kör bir münafık gibi
yerine koyarken kendimi
tanrımın yerine
neyi yaratma cürretindeydim?
daha ’ben’ bile olamıyorken...
nasıl tutabilirdim seni?
karşılık bile vermiyorken
tüm saldırılarıma...
şimdi bitti işte
ne hevesi kaldı nede şehveti
hiç bitmeyecek gibi
sonrası yokmuş gibi
yaşarken koynunda en koyusundan geceleri
bitti işte
emekli olmuş bir savaş gazisi gibi
içki sofrasında hatırlarken
miş’li geçmiş zaman zaferlerini
sıyrılıp süslü üniformalarından
tek başına huysuz bir ihtiyara dönmek gibi...
şimdi senin için yazıyorum bunları
senin için burdayım...
sen nasıl yanıyordun ya bir sözüm için
gecenin bir yarısı
soluğumu hissetmek için dudaklarının arasında
nasılda ağlıyordun
bunu az önce farkettim...
benim zafer sandığım
senin gönüllü teslimiyetinden başka birşey değilmiş..
benim kazandım diyerek sarhoş olduğum
senin en içten halinle fethedilşinmiş...
benim için yanıyordun sen,
ben ise yakmak için
türlü bahaneler ararken...
öperken güzel dudaklarını
ellerinin arasındayken huysuz aklım
paylaşırken yatağını, hayallerini
bu kadar içindeyken
nasılda göremiyordum
nasılda uzaktan bakıyor
anlayamıyordum
kalbime dokunurken
ruhuma dokunurken
yeniden şekil verirken içimdeki varlığa
hayatımı değiştirirken
bağlarken beni
hayalini bile kuramayağım kadar güzel bir hayata
öyle sarhoştum ki zaferlerimle
çok geç anladım
nasıl alıştığımı kokuna
tenine
varlığına...
hoşçakal sevgilim...arkadaşım...tek