29
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
4955
Okunma

Yüz çevirdi aynalar, âyân oldu sırlarım
Artık eski sîmâmı, gölgemden hatırlarım…
Ne hâkimim, ne mâhkûm; ne harâbım, ne mûhkem
Muhâl midir bu hâlim? Şerh-i hâle dil ebkem…
Vîrân olup yerdeyim, duman olup serdeyim
Lût-Everest arası garip bir seferdeyim
Beyne; beyni fethetti, öze hasret kordayım
Ne maviyim, ne alım; kimliksiz bir mordayım
Anlamazlar derdimi, şerh etsem de nâfile!
Dinlemezler kervânı, bu gittiğim kâfile…
Bir dem; perde ardında, âşikârdan geçerim
Bir an; Anka sırtında, Kafdağı’na uçarım
Bâzı; vuslât virdinde, hükme kazâ biçerim
Bâzen; hayâl yurdunda, en olmazı seçerim
Ne buluta varırım; ne toprağa yararım
Genlerimde genleşir, zihne düşer bu/hâr’ım…
Kâh; kelebek mîsâli ân’a meyyâl beşerim
Kâh; köstebek timsâli mezarımı eşerim
Kâh; dikeni yâr sanıp, Gül’den uzak yaşarım
Kâh; vefâsız dünyayı, bir celsede boşarım
Hükmü sâbit fikirden, âzâdedir karârım
Düşünceler med-cezir Tedâi-i Efkâr’ım
Emre Çam
5.0
100% (13)