0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
891
Okunma
Arıyorum seni dünden uzak yarından yakın
Bir mesafede
Yoruluyor bacaklarım
Soruyorum kendimi
Yırtılan takvim yapraklarında
Ağaran saçlarıma inat
Yüzündeki tebessüme.
Ruhum aç,
Gelse de kapınıza
Tutup çalabilir miyim tokmağı
Ahşap evlerin dökülürken sıvaları
Omzumu sıvazlayan
Bir dost eli bulur muyum?
Gözlerimde aczin bulutları
Gölge gibi geçerken
Bir tren
Alıp götürür mü seni
Günyüzü görmemiş
Bebekken düşler.
Annemin elleri hamurlu
Prangalı ayaklarım
Beşiğimde.
Zihinleri slogan dolu
Büyükler dolaşır
Kapı eşiğinde.
Hani her insan mutluluğun peşinde
Uçardı kelebek gibi kırlarda
Komşusu açken uyumayan komşular vardı
Masal içinde bir bilmece.
Fabrika bacaları neşe getirecekti evimize
Babam seslenecekti bize kapı eşiğinden
Dedem bilmezdi misafir ağırlamayı
Televizyon izlerken.
Kahvenin kırk yıl hatırı olduğu
Diyarlar vardı
Gece yarısı ağlayan karıncanın
Sesini duyanlar vardı.
Memleket türküleri vardı yanık sesle söylenen
Söylendikçe kara tren vardı yolu gözlenen
Arkasından su dökülürdü gidenlerin
Su murattı, gül yüzlü, murat dileyenlerin.
Ayrılıklar vardı sonra aylarca, yıllarca süren
Gözden ırak olanın gönülden ırak olmadığı bir de
Acılar kan rengine bürününce yakılan ağıtlar vardı
Unutmazdı üç beş gün pencerene kenarında süzülen.
Havadisler gelirdi, ucu yanık mektuplardan
Turnalar selam getirirdi, kırılmazdı kanatları
Akşamüstleri okuma yazma bilen biri okurdu
Gözyaşlarını gömerek içine
Selamın Allah kelamı diye alınıp verildiği günler vardı
Kimse birbirinden korkmazdı
Selamdan sonra borç mu isteyecek diye?
İstenmeden çıkarılıp verilirdi, balık bilmezse
Hâlık bilir denilirdi.
Arıyorum
Arıyorum
Seni
Bende gizli
Güneşte aşikar dilimizi
Kim kesti söyle
Rüzgâra karşı söylediğimiz
Güzel şiirimizi.
Avazımız kısık
Kısrağımız kısır
Yağız atımız
Delişmez şimdi.
Kahvenin kırk yıl hatırı olduğu
Diyarlar vardı
Gece yarısı ağlayan karıncanın
Sesini duyanlar vardı.
M.S./2009
Kahramanmaraş