6
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1712
Okunma

Gün geçer, devran döner, susarsa garip bülbül;
Bahçende derilmeyen, solgun bir gül olursun…
Gezinir yaprağında, sevdasız, hoyrat eller;
Aldanma ateşine, kavrulur kül olursun…
Dünden yarına miras, sararacak bir resim;
Zaman hancı, sen yolcu, sanma bâkî bu mevsim;
Toprağa söz kesilmiş, senin değil bu cisim;
Ardında toz bırakan, yağmursuz yel olursun…
Kim söyler şarkımızı, kim anar sonra bizi;
Sır içinde sır saklar, kimse bilmez bu gizi;
Bir damla gözyaşının kalsa yanakta izi;
Bulutlar ağıt yakar, çağlayıp sel olursun…
O eski şarkıların, ağlayan güldestesi;
Unutulmuş makâmı, yarım kalmış güftesi;
Âh edip inlese de duyulmayan bestesi;
Kırık gönül sazında, mızrapsız tel olursun…
Şimdi ter-ü tâzesin, dört yanında dostların;
Hüznünden uzak durur, şen canında dostların;
İyi gün tükenince, dar ânında dostların;
Hem unutur adını, hem kırk kat el olursun…
25 Nisan 2009; 11:29
5.0
100% (2)