1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2239
Okunma
tanrım neyi...
bu tuhaf koşuşturmanın cevaplanılamayan soruları
tanrım
hangi zamanın sınırları arasındayız
silmek icin uğraşır insan
aklının köşelerindeki sivrilikleri
geri dönülesi bir karamsarlıktan sıkılıp
hayata tutunmaya çalışıyorum
iki kat arasında kalmış ve bir türlü
karara bağlanamamış
asansör gibi...
ne boşluğumun bana bir faydası var
ne de hakkımda karar alacak yargıçların...
tutup kollarımdan sarsabilirmisin beni?
bana tutunamadıgından beri
ipini kopartmış bir uçurtma gibiyim
senin baktığın yerden kendime bakabiliyor olsaydım
belki sadece başımı eğip önüme yürürdüm
alnımın yazısı
yazdıklarımdan belli
kendi lanetini kabullenmiş serseri bir şairim ben
öldukten sonra ismi istanbul’un bir sokağına verilecek
kendime gelebilirsem eger
şimdi yazdıklarımı da
senin isminle bitirebilecek...
özlemim’den yorulmuş ve aslına ihanet etmiş bir yabancıyım ben...
zorlama bir kabul edişin ardından,
kendini öldüren...
lanetlendiğimin farkındayım,
son bir kez görebilseydim seni...
eski bir şiirin bir türlü tamamlanamayan dizeleri gibi...
merhametinden uzağım tanrımın
isyankar ruhumun kaybı
melankolik bir şairin boş bir sayfaya karaladığı son şiiri...