116
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
3967
Okunma

Kulak verin dostlar tutun sözümü
Kuruyan tenime bor diyemedim.
Sakladım sararıp solan yüzümü,
Sizlerden arındım zor diyemedim.
Tenim benek benek, yüzüm çiçekli
Şöhretim yayılmış elim kötekli
Kanayan yüreğim hepten etekli
Ne iştir talihe sor diyemedim.
Ciğerim yaralı, gözlerim şaşı
Aranıyor elem, pişmanlık başı
Kimler kurutacak gözdeki yaşı
İnce hastalığa hor diyemedim.
Halimi görseniz harap perişan
Derdimi dinleyen dosta erişen
Dişimin arasında dudak ilişen
Sıtma nöbetime kor diyemedim.
Hasta koğuşunda yüce bir canım
Sabahtan akşama ağrır her yanım
Damarımda yoktur bir damla kanım
Çektiğim çileye sur diyemedim.
Yaşamı severim bundan eminim
Aldırmam sancıya vardı yeminim
Görünen emrihak, sırası benim
Ölüm meleğine dur diyemedim.
Zekeriya DUMAN
Sırtımda evren var; takatsiz kaldım
Her yolda dikenler,gülsüz daldım
Dert kervanında,daimi kuldum
itirazsız gittim, hor diyemedim..........YAKAMOZ
yanarım aşkınla her dem kavrulurum
çiğer pare pare ben savrulurum
ölüm vuslat bize o an durulurum.
gönül meleğine dur diyememki........... ümmü aşçı
hayatlar her zaman ölüm vurgunu
öleceksin yapacaklar sorgunu
gördüm, saatler hep zaman yorgunu
ben de saatleri kur diyemedim...............yunusi
Ne eleme,
ne ölüme
ne talihe
ne çileye
dur diyemedik..
Bir ömür biçildi bize
nasıl yaşarız bilemedik..
Harcadık hunharca
zamanı, aklı ve bedeni
kuş olup uçtular
bir el bile sallayamadık..
geride kalan sadece beden
ölüyor ruh, bizler yaşar iken.............. TeReLeLLi...
Bir doğduk anadan bir baktık elli
Bir sonraki menzil altmıştır belli
Sevda bahçesinde bülbüllü güllü
Bir düş gördüm hayra yor diyemedim
Uçup gitti gençlik dur diyemedim.....Rifati...
Mezarımdan kalkıp Rabbe yürürken
Mahşer yerine varıp, hesap verirken
Cehennem narından tenim erirken
Kem dünyayı hayra yor diyemedim......Onur BİLGE
Sanki dün doğdum yaş oldu elli
Çocukluğum gençliğim nerede hani
Ruh bezmiş dünyadan gönülse deli
Gençliğim gittide dur diyemedim.....emine erdem
Dost kalemler YAKAMOZ ve ümmü aşcı’ ve TeReLeLLi , Yunusi Rifati, Onur BİLGE ve Emine ERDEM’ e şiirimin yanına koydukları dörtülkelere teşekkür ederim.
"Ölüm"
Sayın CÜCELOĞLU bir konferens veriyor ve o konferansa çok büyük bir kalabalık katılıyor. İnsan yaşamı ve gerçekler ile ilgili bir konferans.
CÜCELOĞLU Konferansın sonuna yaklaşırken solonda bulunan kalabalığa dönüp bir soru soroyor. "Kaçınız kanser hastası". bir kaç kişi el kaldırıyor. "Kaçınızın midesinde sorun var" yine bir kaç kişi el kaldırıyor " Ard arda bir kaç soru daha soruyor ve yine kalkan eller çok sayılı . Bu defa "kaçınız ölümcül bir hastalığı var" herkes şaşkın ama hiç kimsenin eli ayağa kalkmıyor. " hiç birnizin ölümcül bir hastalığı yok mu şimdi? " Yok diyor kimse. CÜCELOĞLU "bence hepimizin ölümcül ve çaresi olmayan bir hastalığı var. o da ne biliyor musunuz? ölüm. İnsanlar doğar, büyür gelişir ve ölür. Ve ölüm başımıza geldiğinde hiç bir kuvvet buna engel olamaz" der. Salondaki insanların hepsi birden " evet" der.......Onurumsun..
Dost yürek Onurumsun’ a teşekkürler........
5.0
100% (6)