Hayal bu ya,
Bir sevda düşse satırlarıma
Aralık unuttuğum geceden.
Şiiri kıskandırsa
Gizem sızan dudaklarıyla
Hesapsızca içsek.
Bir ben bilsem
Bir de sen.

Bir gemi açılsa yüreğimin kenarından
Masmavi okyanuslara,
Güvertesinde ben olsam uçtan uca.
Demirlesem vurgunluğumu dalgalarına
Özlemlerimi yıkar mısın;
Sessizce söyler misin
Martılarla türkülerimi?

Hayal bu ya,
Her yağmurdan sonra gökkuşağı benim olsa,
Amansızca delsem bulutları
Güneşi bulup çıkarsam saklandığı yerden.
Öpsem yağmur yüzünü gülüşlerimle
Eski şarkılar gibi dökülsem
Ritimsiz damlayan yüreğine
Dinler misin?

Mavi değil de pembe olsa gökyüzü
Eflatun bir güneş dokunsa tenime.
Açsam kırk kapılı odalarımı
Yorgun kederlerin girse içeri
Çocuksu yanımı görebilir misin;
Silebilir misin yüzümde unutulmuş
Ürkek hüzünlerimi?

Hayal bu ya,
Parmaklarımıza geçirsek ayın ışıklarını
Uzansak yıldızlarla birlikte umarsızca geceye
Kulaklarımızda çınlayan karanlıklardan
Düş toplasak.
Haydi, sonsuzluk şerbetini içelim birlikte
Sevdayı rütbesizce selamlayıp
Bir suçlu olalım
Tutkuların ayak izlerinde.

Ben bir çingene kızı
Sen kırmızıya vurgun kemancı olsan,
Ateşe gizlensek.
Gecenin öteki yüzüne obalar kursak
Yurtsuzluğumuza aldırmadan.
Ölesiye üşümüşlüğümüz ısınsa
Çaldığımız özgürlükle
Artık ateş kızılıdır dudaklar.
Kim ağırlayabilir geceyi
Bizden daha güzel ve daha sıcak.

Hayal bu ya……