5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2160
Okunma
I
Aşkı öğrenmesin diye demirlerin terletildiği
O uzun bacalı o kara şehirde
Ecevit kuyruklarında masal meyvesine ulaşma zorluğunda ulaşılmış
Ekmeklere sürdüğümüz margarinler vardı
Üç öğün üç kardeşi doyuran
Hüznün üç öğün konduğu gecekonduda
Tavanından rahmet inen
Biz doyardık margarin-ekmek üç öğün üç kardeş
-Doyar mı çocuklar yiyince, anneler babalar-
Bu şehrin en uzak köşesinde
Her gün ayrı bir güneş doğar çocuklara
Babası işten dönünce
Sofrayı kurunca annesi
Tüm hüzünler beni çekerken
Yıkadıkça çekmeyen gömleğim ve pantolonum
Annemin yüreği gibi aklaşırdı elleri değdikçe
Akşam yıkanınca sabaha kururdu, annemin gözlerine inat
Tüm sokakların çamurlarından örnekler taşıyan iskarpinlerimi
Sen siyaha boyardın babam benim içim mavileşirdi
Bu şehrin en uzak köşesinde anneler
Kara önlüklerine mavi ikballer işleyip
Her sabah okula gönderir çocuklarını
Babalar ayetel kürsü koyar cebine harçlık
Bütün pencerelerinde bu şehrin uzak mahallelerinde
Hayallerini yastık altı yapan kızlar vardı uzaktan göz süzülen
Ferdi Tayfur şarkılarını motifleyen çeyizlerine
Her gün bir yangına atan on altılık bir yiğidi
Dudaklarımın üstünde gençliğimin ilk esamesi tek tük
Tek tük ışıltısı gözlerimde aşkın
Her şehrin en uzak köşesinde
Yüreğine ilk aşk değen delikanlıların
Bir gecekondu kadar darlaşır yüreği
Yumruğunda bir Köroğlu büyür her narasında
Eylül gökleri haki olduğunda
Biz bir sokak lambası altında memleket kuruyorduk
Ben ilk aşktan ve liseden mezun muydum ne?
Yoksa ben mecnun muydum ne?
Hüznü göçmen olmayan bu şehirde
Devriyeler mahallede bize devrederdi kederi
Aşka ve memlekete sevdaya
Teskeresiz sülüsünü erken alan yiğitlere
Ben melale paratonerdim bu şehirde
Sen bana paratonerdin leyla
Tebdil-i mekan gözlerine, hicret gözlerine
Hicret gözlerinle bayındır bu şehre, beni anla
……………………………..