1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1460
Okunma
bir kıvılcım
karanlıkta hissis bir ses çıkardı
sonra parladı, ardından ateş geldi,
ısındı her yer
yüzümüzü de basmıştı böyle sıcak bir ter:
ve daha o zamanlar çocuktuk hepimiz,
ne de çabuk kızarırdık, annemizin yaptığı,
kızarmış ekmekler gibi,
ama sonrası hiç gelmedi,
ekmekler oracıkta kalakaldı,
doyurmamaya başladı bizleri,
doymuyorduk işte,
farklı türlerde acıkmaya başlamıştık,
arabalara evlere, insanlara acıkıyorduk,
başkalarının mutluluklarına acıkıyorduk,
daha çok açlık hissettikçe
süzüldü içimizde taşıdığımız ruh,
zayıfladı, inceldi ve tükendi,
duygu bestelemeleri de başlamış oldu,
kader imiş, geçer imiş,
gülersen diner imiş,
bir kıvılcım daha çakmadı ki uyanalım şu rüyadan
uyanalım da atalım kendimizi denizlere,
koşalım yollar boyunca,
yoruldukça sarılalım birbirimize,
daha çok güvenelim,
daha çok mutlu olalım,
herkes bir, herkes aynı,
herkes yine dilimlendiği ekmekten dönsün geriye
ve geçsin kızarıklıklar, kalmasın izleri dahi
o küflü ekmek kızartma aletinden;
kurtulsun ruhlarımız,
rahatlasın,
aydınlansın, açılsın,
böylece sona ersin dünyanın dramı,
gerçek hayata adım atılmış olsun,
gerçek doygunluk gelsin artık..