10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1198
Okunma
(Her leylek göçer bozmadan yuvasını ,bir ben yaktım bütün kütüphanelerini şehrin.)
Mağarada ışıksız ve dahi aşksız gecelerim
Söz de bütün incilerim
Kimi zaman büyücü,kimi kahin
Kimi rahip,kimi ozan
Hem sırtlanı besledim hem oldum şahin
(Gül kokulu medeniyetin sancılı doğuşu damlanın istiridyeye temasıyla başlar.)
Sırrını indirip gökten
Karanlık yüzlerdeki mahrem meraklara
Bir hakikatte bin putun direnci
Milim milim
Santim santim
Mevzi mevzi
Sandık ki kopacak bütün sıvası
Düştükçe yenilendi zihni.
Haykırdım
Gökler,dağlar ,taşlar yankılandı sesimde
İnanmanın huzuru asırlardır aydınlık nefsimde
İnsanı yücelten ateş yanar
Bahçesinde,çeşmesinde,hanesinde.
Yıkandı gökler boydan boya
Ve bütün kara delikler girdi hizaya
Mana üstünde yorulan buca kafaya
Bir medeniyet algısı,
Bir kavram bohçası ,
Sayıldı mirasa.
Dehlizleri
Fırtınalı denizleri
Ve insan meçhulünün okyanusu
Merkezinde evrenin göz bebeği
Sen dolduracaktın, senin teşrifin uçuracaktı
Gündüzü geceyi.
Kabileleri diğeri ortadan kaldırdı
İhtirasın cehennem ateşiydi savrulan
Ne bayrakları ne dilleri
Kaldı geriye
Barış kundakta
Doymayan çocuk dünya yaşında.
Bizdik bütün masalların hem üstü hem de ötesi
Bize sundular bütünüyle helali
Hira’dan süzülen en aydınlık güneşi
(Çam ağaçları her son bahar mevsiminde kendinden fazla sayıda tohumu toprağa döker. Her bahar toprak, ağaca, kendi türünden yepyeni fidanlar sunar.)
Ey cinsim,
Ben döktüm bütün kurşunları
Hem kubbesine mabedin
Hem de yüreğine beşiğindeki sabinin
İzi var gelinliğinde sevdasına kaçan kızın
Ey cismim,
Yunus diliyle beni deli eden şey yine bende
Yıktığım her duvar dibinde inşa halinde başka perde
Kimi hemen mezar kazar ölüye
Kiminin hiç saygısı kalmadı diriye bile
Ey nefsim,
Yeniden derlesek insanlık bilincini
Merhamete açık bütün kalplerimizi
Sımsıkı kenetlesek adalet aşkıyla
Ve bütün dinamitlerini versek ateşe
Benlik davasının.
(İnsan her çam devirmesinde bir gönülle köprüler attıkça insanlığın gür damarlarından biri kopar,fazilet hücrelerinden biri yenilenmemek üzere ölüme mahkum edilir.)
Ey cinsim, cismim, nefsim,
Kaç rükûda aczin dorukları hissedilir
Kaç secdede miraç akla gelir
Cennet ve cehennemi hep ötelerde düşlerken rüşvet karşılığı
Kaç defter dürülür öfkeden
Kaç yalan söylenir.
Kaç gönül yıkılır.
Kaç haksızlık yapılır.
Farkındayım
Acımasız,üstelik arsız ihtirasları var ömrün
Sancısız doğum özler çoğunluk hemcinsim
Hep dipdiri kalabilecek özlemlerin
Belki de sırf bu yüzden
Göğüs kafesinde bir yerde ne kadar çok zifir birikir.
Sinan YILMAZ