10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1448
Okunma
öyle,
ya
da
böyle...
yüzümde iğreti tebessümleri ölen yaprakların
bir rüzgar, fırtına ve kumdur istediğim
ey sevdiğim
bildiğin onca yaşamak bir fayda sunsun ellerime
sana son, sana sen olan bir demet der bana
kuytu akşamların sayfaları arasında kurultulmuş o dilsiz gül yaprağı...
benliğimizi saran tütsülerden kurtulmaya ant içerken,
dolunayı beklerken kalplerimiz inlerinde
son saba taksimle ayrılan martıların ardından göz yaşı döker çocuklar
el sallayalım köhneyen çocukluklarımız hatrına
son kalkan gemiye
vakur ve sakit...
vakit
gaspedilmiş bir dakikanın kırışıklıkları arasından sinsice
yeni bir perde açıyor karanlıklara
sen ne tarafa düşüyorsun?
yol ne tarafa?...