11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1065
Okunma
kanamıyorduk suya
hatırladın mı?
yağmurun içinden geçiyorduk
hiç ısınmıyordu ellerimiz
bir rüya başladı gözlerinde
sonra kayboldum o gök pencerenin pervazında
kıskanırdı beni güvercinler
___gölgene kat beni
__şimdi!
hikayenin sonunu yazdım bu akşam
o yüzdendir,
ellerim hala titremekte
sözcükler ancak ağırlıktır dilime
bir mum
bizim yaşlı ağaca değdi dün
bugün
dilek ağacında çaputlar ağıt akıyor
çılgınca dönüyor ve
dönüyor pervane
yağmur
kanmıyordu toprağa hatırladın mı?
o viranede bıraktığımız öksüz çocuk
kanarken şehre
ve yanarken şehrazat’ın gözlerindeki ışık
-hala, delice-
onları susturalım.
sabaha çıkmasın masallar
ardında elleri dar ağacında
o kadını bırakarak
ve gözü yaşlı çocuklar...
peki şimdi
kim uyutacak dört duvar arasında beni?...