2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1008
Okunma

Bahar güneşinin ardından
Eriyor bembeyaz kar tanesi
Eridikçe birikiyor bir derenin bedeninde
Duygu yüklü damlalar yol alıyor yavaş, yavaş
Ilık bir hava esintisi kaplıyor etrafı
Sonra göl kucak açıyor
Misafir ağırlar gibi
Mavi derinliklerde geziniyorum
Kayalıklara çarpıyorum ama boğulmuyorum
Gölün yamaçlarında bir söğüt ağacının
Boynu bükük dallarının altında
Masa başında iki sevgili yudumluyor çayını
Muhabbet kokusu sarıyor etrafı
Ayrılıktan habersiz
Havanın kızıllığında bir yol ayrımında
Zaman hissettiriyor ayrılık vaktinin geldiğini
Olmasaydı ayrılık diyesi geliyor insanın
Bu sefer nehir sürüklüyor su zerresini, sessizce
Sonsuzluğa ulaşması için mi bilmem ama
Kum taneleri de buna eşlik ediyor
Yalnızlığı hissetmesin diye
Yolculuk uzun ama söz vermiş bir kere
Kavuşma vaktinin geldiğini ümid eder gibi
Tatlı ve tuzlu suyun birleştiği noktada
Bir tat ayrımında
Artık yeter geldim diyor
Yeni ışıklar hayatlar yeşeriyor
O farklı tatlarda
Biraz sonra bitti bitecek bu hasret
Yüreğinde sevda biriktirenlerin akıntısına
Kapılıyor hiç farkında olmadan
Sonsuz olmak, Ummanlara ulaşmak için
Bir akıntıdan diğer bir akıntıya…