Uzun,
Soluksuz
Soğuktu gece…
Bölük pörçük,
Yarım yamalaktı;
Hece…

Sadece bir tek hece
Saat başlarında
Bir inilti gibi
Yayıldı geceye
Üç beş kuru öksürük
Bundan müteşekkil bir gece.

/ah yangınların tutuşturduğu yüreği saymasaydık!/

Adam sırtını
Dayadığı duvardan
Ara ara başını ayırdı
Çekti derin derin
Sigarasından…

/görsen hayatı tütün tabakasına özdeş sanırdın/

Ne varsa yaşam adına tüketilmeli gibi
Diline yapışmış tütün tanelerinden
Kurtuluşunu hayata tükürerekten
Öylesine derinden
Küfürler sallayarak içinden…

/ah yangınlardan habersiz kaldırımlar, taş kesildi hayat size benzemekten/

Öylede yalnız böylede,
Üşümüşlüğün çaresi nedir ki?
Çıtırtıyla yanan bir sobadan
Ya da üstünde deme durmuş bir çaydan-
/olmuyor üstat olmuyor, yar teni gibi değil hiçbir sıcak/
Yüreği ısıtmaz işte
Ne sobaya atılmış birkaç odun
Ne de demini almış bir çay…

/zaten, sırılsıklam ıslanmak değimlidir aşk/

Bildin bileli geceler ayazdı
Uzun çileli şafaksız…
Gölgeler düşürürdü bazen pencereden içeri
Ürkek sakin kederli
Ve
/kolay silinip gitmezler gölgeler!/
Canlanır hafızada med/cezirler
Ağlamak boyun borcu olur
Gel de anlat anlamaz ki kimse

/gözlerden istesek de yar süzülmez/

Sedirde bir uzan da gör
Gece kaç heceye bölünür

/sobadan sızan alev tavana yansır
Hayal başlar yâr geceye dolanır/

Bak gör gece nasılda ıssız
Bak gör gece gözlere nasılda nankör…

Kalk hele
Bu gece amansız
Sal gözlerini pencereden
Belki yar salınır da geçer
Uykular dolanır gözlerine
Yardan gelen bir heceden…

Sana ne ellerdeki sakin geceden

/sen,
Eline al sazı
Mızrabı sür geceye
Yalnızlık mı?
Yapma be usta
Yıldızlara söylet nakaratını!/

Anlat hikâyeni
Anlat be usta
Nasılsa dinleyen yok
Kime ne usta
Kime ne senin hikâyenden
Ne o sanki dargınsın içeri dolan ışık huzmesinden

/olsun sevdalık buna derler,
Zor olsa da aşk silinmez yürekten/

Tersine hiç akmadı ki derler…