2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1154
Okunma

Uzun gece bitmek bilmeyen yollar var önümde
Mola vermiyorum yorgun ve halsiz düşsem de
Ağrılar artıyor yüreğimde geçmek bilmeyen ağrılar
Sensiz sabahın seherine kadar
Gidiyorsun arkanda yaşlı gözler bırakarak
Tatlı bir hanım efendi üzülüyor
Süzülüyor yaşlar yanaklarından
Zemheri soğuğu yok artık
Gönüllerde buruk bir hava
Trende muhabbettin tadı başkadır
Hiç tanımasan da kurulu veriyor bağlar
Garda bekleyen insanlar çekiyor dikkatimi
Yılları arkasına almış Yaşlı bir adam
Derin düşüncelerle vagonlara bakıyor
Bitsin artık bu yolculuk der gibi
Nihayet uzaktan da olda göründü yolun sonu
Ayrılık şarkısı çalıyor tren garında
Martı çığlıkları karşılıyor insanı
Ilık bir hava esintisi
Nedir bu telâşe oturun bir çay ısmarlayayım
Boğaz da çay sefası hem de acı bir çay
Muhabbeti doğruluyor fotoğraflar
Keşke hep bahar olsa buralarda
Gelmese Sonbaharlar güzel günlerden sonra
İlerliyor vapurlar
Kirli dumanlar bırakarak ardından
Yavaş olsa da�
Beklemek zor geliyor artık
Birinin yüreğini ayrılık bürüyor istemese de
Tombul bir kalemle yazıyorum kalabalıklar içinde
Hareket vakti köpük köpük oluyor deniz
Derin bir yosun kokusu
Çekiyorum içime İstanbul kokusunu ta derinden
Demir atmış uzaklarda bir gemi kim bilir neden
Kafamda karma karışık duygular
Ruhumda hissediyorum bazı şeyleri
Aklımda ayrılığın şiiri
Ciddi bakışlar arasında ağlamaklı
Büyük binalar yükseliyor göklere
Balık kokusu sarıyor etrafı
Akıp gidiyor insanlar hiç ara vermeden
Bir parça koparmak için umutlardan
Hızımı alıyorum karanlıklarda
Geri dönüş yolculuğunda
Akşam kızıllığında sahile iniyor iki sevgili
Senaryolar kuruyorum kafamda
Karma karışık duygular
Oysa ben tatlı hayallerle avutuyorum kendimi
Bir evin camından görüyorum odadaki aynayı
Uzaktan baksam da güzelliğin yok içinde
Sensiz tadı yok bu evin
Bir buse kondur yanağına güllerin
Artık ağlama�
08�03�08