2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1117
Okunma

bu gün
aklıma seni koymuştum
tüm gün düşlediğim cemalin
gitmezken gözlerimin önünden
ilk ışıklarına açmıştım gözlerimi
sabah çayının deminde dudakların
bardağın en sıcak yeri yanakların
lokma niyetine atıştırırken bakışlarını
daha yoluna atmadan bir adım
yollarına hasrettim
o kadar özlemiştim ki seni
o kadar görmek istemiştim ki
bugün seni
akşamda olmak bilmemişti
zaman durmuş gibi
anlıktı sana önceden kurduğum cümleler
ya beni dinlemezse
ya dinlemeden çekip giderse korkusu ...
ezberlemişti sana söyleyeceklerimi
bu yüzden
sonunda seni alıp
mutlu sona ulaşacağım zaman
gelmiş çatmıştı
hava akşama hislerimse beni telaşa /
çalmaya başlamıştı
ve soğuktu
ellerimse sıcak
sırtım buram buram ter
ama içim
içim titriyordu işte
sabahtan bıraktığın izlerine
takıldı gözlerim
kapı eşiklernde izlerin kalmıştı
sana gelmiştim
kapının fireğine çöksem
kapı açılcak
yüreğim yüreğine açılacaktı
tutacaktım ellerinle birlikte
hoş bakışlarınıda
derken;
kapı açıldı
ve sen yoktun gül gözlüm
aradım,
sordum seni
akşamı ettğin
vakti bitirdiğin herkeze...
gitti dediler
inanmadım önce
bekledim saatlerce
bir umut
her an çıkacakmışsın gibi
kapıya her baktığımda
kapının üzerinde
gözlerime takılan
burgu vidalar
içimi oyarken
can yakarcasına
seni bekledim
çıtım çıkmadan öylece
lambalardaki gölgemide
sakladı gece
izlerinin üzerine rüzgar değdi
yağmur düştü
seni benden almak için
yarıştı tabiat
kızıştı acımasızca
şimdi ne zaman karanlığın karmaşasına
perdeyi aralayıp çıkarsam gözlerimi
gözlerim düşer karanlığa
pekiya o karanlık alıp götürürmü dersin
benim bakan gözlerimi sana
sen tutar yakalarmısın o bakışları
çekip alır mısın karanlığın sığından aşk diye
U Ç U K