5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1690
Okunma
Hüznüm gül bahçesinde bir salkım üzümdür
Yudum yudum çektim içime
Resmettim gölgesinde
Aşiyanda müebbet dalgaların sesi…
Balıklar alsın ve götürsün
İçimde yurdum kadar kutsal
Bir acının yaktığı ateşsin.
Dışarıda yalnız bir ayrılığın türküsüne
Düşen endişe
Teller gelsin dile, düştün hasretin içine
Vuslat için çekilen çile
Beste beste tüten sılanın kederisin.
Hüznüm gül bahçesinde bir salkım üzümdür
Hece hece sıraladım düşümde
Yusuf’un yorum yaptığı zindansın.
Yedi yıl kıtlık yedi yıl berekettir sabredene.
Nil’in bereketini aldığı sensin.
Gülşende su verensin.
Hüznüm dolaşır baktığın her yerde
Bir gözün Filistin’dir
Top oynayan çocuğun yaramazlığında
Bir cam kırılır.
Kerbala’dır kimi günler bela dedikçe
Artar üzümün kızıllığı, rengin adı sensin.
Bir gözün Babil’dir, dolaşır kargaşalık sesinde.
Tanrı dersin;
Karıştırdı dilleri bir kere
Neylersin? Serersin hüznü bahçeye, hüznün adı sensin.
Hüznüm dolaşır baktığı her yerde.
Bunca acıya, çekilen sızıya rağmen.
Velhasıl ayrılığın adı sensin.
Gözyaşındır beni yeşerten gülşende.
Sen bunu bilsen de bilmesen de…
Hüznüm gül bahçesinde bir salkım üzümdür.
Olgunlaşmaya dem vuran yüzümsün.
M.S./2009
Kahramanmaraş