0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1310
Okunma

O yoktur. Belki gitmiştir, belkide hiç olmamıştır. Hayat her zamanki gibi seyretmektedir. Bugünün bir önceki yahut bir sonraki günden farkı yoktur. Sıkılmışlığın doruklarındayken insan, bütün ağrılar ve bütün mutsuzluklar davetlidir geceye. Dışarıdaki yaşam korkutmaktadır artık seni. Her an birşeyler olabilir ama sen buna hazır değilsindir. Sıkıcı hayatın sürekli yanına çağırmaktadır seni. Ağrılarını ve düşüncelerini özlersin. " Birkaç saatlik uyku, biraz sessizlik alır, eve gidersin"
Evvel zaman içinde, kalbur saman içindeydi.
Yağmur damlaları penceremi çılgınca dövüyor
Bozuk radyo frekansı susuyor
Yirmibeş mumluk lambam kendine dahi aydınlatmıyordu
Yerküreye düşen yıldırımlara kalmıştı soğuk odamı ışıtmak
Onların sayesinde görüyordum yazdıklarımı
ve duyuyordum artık
Tütünlü nefesimden çıkan anlamsız hırıltıları
Korkuyordum sanki yalnızlıktan, sığ saatlerden
Şimşeklerden, hırsızlardan ve karanlık geceden
Sanki odanın duvarları göz dolu
Aman Allah’ım hepsinin bakışları üstüme doğru
Aynada buldum gözlerini sonra
bir cesaret sardı benliğimi
Söyleyecek söz aradım, bulamadım
Ayna ayna de bana konuşulacak bütün sözleri
Kalkerken sandalyeden bacaklarımın sızısını hissettim derinden
Kara sular gözlerimden topuklarıma inmiş.
Yavaşça doğrulmakta yakışmıyor bize,
gençmişiz daha
Ellerimle buldum yatağı, yastığı, yorganı karanlık odada
Uzanırken hafiften belim çıtırdadı aniden…
İyi geldi biraz aldı acısını derken
Uyku girdi yaşlı gözlerimden
Düşünürken nasıl geçecek diye sensiz yarınları
Daldım bir kuru uykuya, yarı sıcak yarı sarı.
Büyük şehirlerin mekanik horozunun sesiyle irkildim.
Doğrulurken yatağımdan ciğerlerimdeki imdadı hissettim.
Akşamdan kalma onlarda,
ağzımdan duman tütüyor.
Verdiğim her nefes bir hırıltı misali hayata hüzzam söylüyor.
Açtım perdeleri,
yıkadım yüzümü,
kahvaltılıkları çıkardım masaya
Bir barış zeytini, bir dilim huzur peyniri attım ağzıma
Şeker tadında bir çay içelim derken, midem ekşide birden
Çıktım evden elimde şemsiyem,
cebimde paketim,
yanımda bir ben
Beklerken dolmuş durağında yağmur bastırdı aniden
Bomboş bir kalabalıkla tıka basa bindik dolmuşa
İş güç derken geçti zaman, dindi fırtına
Dönerken, bayiiden bir gazete aldım
Oturdum durakta, ön sayfa haberlerine baktım…
Onu gördüm, üzerine sabah serilmiş, manşette sevdiğine kavuştu
Yağmurla kayganlaşan asfaltta Azrail’le buluştu
Acıdı kalbim,
anladım,
konuşamadım
Kaldırımlar geldi üstüme,
kaçmak istedim kaçamadım..
Daha devreden çıkmamıştı mantık ve fizik
Neden kendimi çıkmazda hissediyordum
Bir hastalık vardı sanki kalbimden beynime akan
Bir hastalık ki bedenimi kalabalıklaştıran,
düşüncelerimi yalnız bırakan,
Tanımıyordum oysa,
üç beş yıl gün aşırı görüşmüştük
Tenhalarda buluşmuş,
bulutlarda öpüşmüştük
Dayanamadım sonra,
kalktım bir doktora göründüm
Nöbetçi eczane beni bekliyordu o gece
Nöbeti bitmeden uzattım reçeteyi kıza
Birkaç saatlik uyku
biraz sessizlik aldım
Eve gittim…
tAhmAz