13
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1200
Okunma
Ey açmadan
Solan gonca
El değmeden
Toprağa düşen tomurcuk
Özür dilerim.
Kar altında yatansın bilirim…
Adını söylerken dudağım titrer
Vatansın
Isınır içim bilirim.
Bizler sizler gibi ölmeyi bilemedik.
Öğretmediler ölmek nedir diye?
Özür dilerim.
Basarken toprağa “toprak diyerek geçme
Tanı altında yatan binlerce kefensiz yatanı”
Nidaları dolaşırken ortalıkta
Anlamına eremedik
Özür dilerim.
Karıncayı bile ezmekten çekinirken parmaklar
Namlunun ucunda açmayan güllere ağlar
Gül ki peygamber diye kokar
Açmadığı namluda barut kokar
Tarlada ekin eken Mehmet Emmi
Bakkal köşesinde süper markete yenilen
Ahmet abi
Sokak köşesinde iki kuruşa terzilik yapan
Emine Bacı.
Yarının emanetçisi mendil satan Ayşe ve Ali
Fabrika bacaları tüterken yurdumda
Evine bir ekmek götürmek için savaşan baba,
Kömür isi, aldırma alnındaki karalık.
Senin suçun değildir fukaralık.
Ahh halime ağlayan martılar
Özgürce kanat çırpan kuşlar
Ah bir de
Hemen, her şeyi unutan balıklar
Şehrime düşen kara bulutlar
Bastığım toprak
Sığındığım ev
Üstünde uyuduğum ranza
Gece izlediğim gökteki manzara
Ekmeğimi böldüğüm masa
Suyunu içtiğim çeşme
Kırdığım bardak
Özür dilerim.
Türk varlığına armağan olan ruhum
Arar da dururum yoktur huzurum
Özür dilemek için kuyruğa girenlerden
Özrü alır da özürden özür dilerim.
Bizler sizler gibi ölmeyi bilemedik
Öğretmediler ölmek nedir diye?
Özürden özümü isterim.
M.S./2008
Kahramanmaraş