12
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
4618
Okunma

Ekmeği kutsal yapan
’Buğday’ mucizesidir.
Güneşin sonsuz sabrı
Ve toprağın analık özverisidir.
’Buğday’, İlâhî gücün yüce felsefesidir,
Yaratan’ın kuluna rızk olan nefesidir.
Cefakâr bir öküz,bir karasaban,
Ardında,rızkını emeğiyle azminden çıkaran
Bir köylü
Ve kadını ve oğlu ve kızı ve yakını,
Köşede bir çınar,
Dibinde azık çıkını
Ve kırık kulbuyla bir toprak testi...
Ne zaman ki,inceden bir rüzgâr esti;
Azığın yanında yatan Karabaş,
’Biz görevdeyiz’ dercesine
Sessiz ve yavaş
Gerinerek kalkar,dolanır bir tur
Gerçekten,tarlada kaytaran yoktur.
Ve ekim başlar;
Nasırlı avuçlar
Toprağın çileli bağrı üstünde
Sabanın açtığı yolları izler.
Bir mutlu gülümserken yanık benizler,
Tohumlarla birlikte umut savrulur
Ve güneşin acımasız sıcağında
Alınlardaki çizgiler
Derinleşir,
Kavrulur...
Derken,kış geliverir;
Kar,beyaz bir yorgan gibi toprağı örter.
Yoksul bacalarda titrek bir tezek dumanı
Ve doğaya karşı çaresiz köylünün gönlünde
Bahar özlemi tüter.
Kış zâlimdir,fakat yasa değişmez;
Devran döner,bahar gelir,kış biter
Ne beyaz yorgan kalır,ne kara toprak...
Şimdi,yaşam simgesidir her yeşil yaprak,,,
Nasıl da göğe doğru uzanır o genç filizler,
Sanki,Allah,buğdayda ’inanç’ı gizler.
Ve güneş şaşmaz,bilir işini;
Özenle doldurup herbir dişini,
Başağı,günlerce,gelinlik kız gibi besler.
Bütün kış tedirgin kalmış nefesler
Rahatlar,çünki
Allah,emekleri boş çevirmemiştir,
Dolu,sapları devirmemiştir.
Başaklar,Allah’ın lûtfuyla şimdi
Dolgunlaşmış
Ve üzerlerinde madalya gibi
Alınlardan dökülmüş altın damlalar,
Her ’dane’de emek var,sabır var,nur var...
Sonra,şenlik başlar harman zamanı
Gerçi ’mutlu son’la biter ’buğday’ın romanı
Fakat,hep böyle sürüp gider köylü’nün hikâyesi;
Dertli bir uzun hava,yanık bir çocuk sesi...
Ekmeğimin buğdayını üreten köylü kardeş!
Emeğin,bence ibadete eş...
Seni de buğday kadar kutsal bilirim,
O,nasırlı ve tertemiz ellerinden öperim...
ÜNAL BEŞKESE (1996)