4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1333
Okunma
İÇİMİZDEN BİRİSİ
bir çok şeyi kaldırıp ortadan
kalbimizin sınırsız haritasında
işaretledik geçeceğimiz nehirleri
vedalaşarak buz kesmiş düşüncelerden
dahildir dedi içimizden birisi
yüksek sesle
duyulabilir dünyanın öbür ucundan
sonu belli olan sevdaları çekenler
başımızın tacıdır bundan böyle
güneşli kedersiz bir günde çıkılmıştı yola
gök altında
pazarlıksız buyruk sevdasıyla
esti hesapta olmayan rüzgar
hasretini çektiğimiz dağlardan
ovalardan
biner gibi özgür bir ata
başladık türküleri bildiğimiz gibi okumaya
ay ışığında
kızıl rengiyle toprağın
gönül verdik her mevsimin inadına
bulmaca gibiydi hayat
yabancılaşmaktaydı her şey
bir uzayan ırmak
bir dilsiz toprak
bir parça acı de istersen
varsın anlamasınlar o zaman
varsın inkar etsinler göğün maviliğini
varsın toprağın yarılmasını bekleyenler
gecenin mültecisi olsun sokaklarda
lakin orda
herkesin yolu üzerinde
vahşi hayvanların veremli aşkı duruyordu
biz bıraktık günü geçmiş silahları
kazıdık yüreğimize baktıkça üzüldüğümüz fotoğrafları
büyüklerin sessiz acılarını
feryatlarını
söylerken haylaz rüzgarlar kendi şarkısını
mahmuzladık kızıl yeleli kişneyen atlarımızı
ve gördük
göğe bağlanmış ipin ucunda sallanan başlarımızı
çocuksu nefretlerin duasıyla
sıyırıp gözümüze inen perdeyi
fışkıran köpüklü sular gibi
başladık temizlemeye dünyanın kirlenmiş güzelliğini
ben ölürsem dedi içimizden birisi
şafak vakti
ilk önce yani
dönüp bakmayın ardınıza
sayın binlerce yıldır yaşamışlığıma
sararıp solsam da ben
ve çürüsem
göz kamaştıran güneşli bahar gününde
kaldırıp başımı topraktan
göreceğim sizi yalnız ve kuşkusuz
çıkılmıştı yola
toprağın en doğurgan döneminde
savruluyordu yaşamın hevesli polenleri
vazgeçilmeyen aşklar diyarına
beklenen tohumcuktuk her mevsimde açacak
ve bu gün bilinmez bu evren içinde
gizli tuttuğumuz acılarla gürlerken biz
tanrıların ödü kopacak
şaşkın ve çaresiz
kaldırmıyor kalbim gölgelerin ağırlığını bile
dedi içimizden birisi
dile gelen bir taş gibi
muhteşem volkanların patlaması
yüzyılların hasretiyle çarpan kalbinde
saplanmış gibiydi Eros’un okları
ve sevda yüklü ana misali
yabani bir açlığı doğuruyordu sanki
birdenbire
kaldırıp elini yıldızlara doğru
nefessiz bırakan rüzgarların huzurunda
bende varım dedi
güneşe giden bu yolda