10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1894
Okunma

Mapushanedir o
Geçit vermez duvarları
Hayatın sert yüzünü yansıtır demir kapıları
Gardiyan sesleri sarsar koğuşları
Kimi şair olur içeride
Özgürlüğe şiirler büyütür
Kimi yalnızlığını öğütür
Volta atarken
Az buçuk metrelik avlusunda
Ne çığlıklar sükuta erer soğuk koynunda
Dışarısı cennetten parçadır
Her birinin rüyalarında..
Çilekeş yüzleri
Doğar doğar ölür
Kül grisi duvarlarında
Gecesi gündüzü yoktur mapusluğun
Dışarıda farkedilmez bile yokluğun
Ne anlamı kaldı öyleyse dostluğun?
Görüş günü geldimi
Bayram yerine döner o beton yığını
Hepsi içine gömer hıçkırığını
Kimi gözler bulamasa da aradığını.
Evde yemek beğenmezsin
Orada ne yediğini bile bilmezsin
Acılarınla hatalarınla yüzleşir
Yutkunur yutkunur doyarsın
Gençlik elden gider
En çok ta ona yanarsın
Mürekkep yalamış bir dilin ucundadır
İdam fermanın
Can pazarın
Özgürlükse
Adliye koridorlarında randevu verir
Binbir umutla gider
Eli boş geri dönersin
Sayılı gündür çabuk geçer derler
Her günü yıllara bedeldir bilmezler.
Ya ben
Ben nerden mi bilirim
Otur şöyle sol yanıma
Biraz dert yanayım sana
Bilirmisin?
Dillerde dolaşır metrisin türküsü
Orada başladı bitti
Can Dostumun öyküsü
Boyunu aşan düşünceleri
Sebebi oldu
Özgürlüğüne kelepçe vuruldu
Çaresiz uğurlarken
Kapalı kapılar ardına
Gözlerim dolu dolu oldu
Çok geçmedi
Yenik düştü haksızlığa
Daha yirmisinde kıyar mı insan canına?
Kıyar gözüm kıyar
Koltuk güzelleri adil davranmazsa
Daha ne insanlar kıyar canına
Kimse hakkını aramadıkça!!