3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1395
Okunma

Başımda esti
Sonbaharın dalından çaldığı yaprak
Yaktığımız ormanlardan arta kalan çınarların gölgesi
Ruhuma değdi
Denizin uğultusu oyaladı gönlümü
Yeşil kalan yanı yoktu şehrin
Yaralı bir savaşçı gibi
Örtünmüştü üzerine yamalı çimenlerini
Toprak bile kabul etmiyordu tohum doğurmayı
Bizse hala aşk sanıyorduk
Dalından kopartıp
Seviyor sevmiyor sorgulamalarını...
Rüzgar
Havalandırdı etekleri
Hiddetle köpürdü deniz
Geri verdi bir anda
Neyi aldıysa.
Boşalttığımız kirliliklere bakıp,
Mavi rüyalara daldık çoğu zaman.
Sigara yaktık,
İzmaritini,
Karnımızı doyurduk
Paketini,
Ağladık
Mendilini,
İçtik
Şişesini yuttu.
Ve deniz dün, yüzümüze kustu
Çirkinliklerimizi.
Tanrısal güzelliğini gölgeleyip
Ellerimizle yitirdiklerimizi...
Kızıla boyandı gökyüzü,
Gözleri doldu...
Mavi düşlerinin arasından bıraktı
En hırçın hırslarını
Şimdi elimizde kalbini deldiğimiz koskoca bir gökyüzü
Ve insansız insanlığımızla
Çocuklarımızın kursağında bıraktığımız
Yarınsız yarınlarımız kaldı...
Çimen kokusu, karpuz kabuğunda artık
Ciğeri dolduran ak pak nefes ,
Astımlı...
Deniz rengi kül,
Gökyüzünün dengi yok...
Çocukların koşuşturduğu yerler artık
Hayallerin çakıldığı beton zeminler
Çiçekler küs doğaya,
Doğa insanlara...
Parayla satın alınır oldu park bahçelerine çiçekler
Hani o kasımpatılar,
Fışkıran begonviller?
Sizce hangi şehrin vitrinindeler?
İstanbul yarı baygın kollarımızda,
Beyler bayanlar,
Bir sene daha sabredin,
Elimizde kalanlar için.
Seneye yeşil gözlükler moda!
Elif SEZGİN