0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
11
Okunma
Gök gürlesin sesinde, huzur yüzüne uğramasın,
Kırdığın her bir umut, boğazında düğümlensin.
Dünya geniş olsa da sana bir karış yer kalmasın,
Mazlumun ahı varken, gölgen bile silinsin.
Zulme kalkan o parmaklar, tuttuğun el kırılsın.
Hangi masumun düşü kaldıysa o avucunda,
Bin yıllık bir karanlık başlasın tam ucunda.
Adalet er ya da geç, bekler yolun sonunda,
Attığın her bir adım, ayağına dolansın,
Haksızlığa uzanan, tuttuğun el kırılsın.
Sanma ki yanına kalır bu hoyratça vuruşun,
Kurşundan ağır olur bir yetimin sitemi.
Yıkılsın sarayların, bitsin bu mağrur duruşun,
Kurusun pınarların, kesilsin yaşam demin,
Zalime yoldaş olan, tuttuğun el kırılsın.
Vicdan bir kara kutu, açılınca yakar seni,
Kendi ateşinle yan, kimse duymasın feryadını.
Toprak bile kusmasın senin o soğuk tenini,
Tarih bile silsin, unuttursun adını,
Kalleşliğe sarılan, tuttuğun el kırılsın.
Bir ah bin dağı devirir, sen kendini ne sandın?
Gül bahçesini yakıp, küle mi sevdalandın?
Şeytana biat edip, kendi nefsinle kandın,
Tutunduğun o dallar, kökünden parçalansın,
Zulmün izini taşıyan, tuttuğun el kırılsın.
Yarın güneş doğunca yüzün kapkara kalsın,
Dost dediğin her gölge seni sırtından vursun.
Kimin canını yaktıysan, o yangın seni sarsın,
Zaman senin aleyhine, durmadan dönüp dursun,
İhanete uzanan, tuttuğun el kırılsın.